Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Robot hakları geliyor!
Güney Kore'de robotların ve insanların birbirlerini suistimal etmesini önlemek amacıyla kanun hazırlanıyor.

"Robot Ahlak Sözleşmesi" adı verilecek kanun, bu yıl içinde çıkarılacak. Sözleşme metni; uzmanlar, gelecek bilimcileri ve bir bilim kurgu yazarından oluşan özel komite tarafından hazırlanıyor.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yapılan yazılı açıklamaya göre, hükümet robotların rol ve fonksiyonlarına ilişkin davranış kurallarını belirlemeye çalışıyor, çünkü robotların yakın gelecekte parlak bir zekaya sahip olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Güney Kore gibi nüfusu gittikçe yaşlanan toplumlarda, "düşünen" robotlar yakında "insanın can dostu" olabilecek.

Güney Koreli yetkililer, ahlak kanununu hazırlarken Amerikalı yazar İsaac Asimov'un 40'lı yıllarda belirlediği üç kuraldan esinleniyor: Robotlar insanlara saldırmamalı, insanların kötülük etmesine fırsat da vermemeli. Robotlar insanlara itaat etmeli. Robotlar kendilerini koruyabilmeli.
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Japonlardan itfaiyeci robot
Robot teknolojisinde dünyada bir numara olan Japonlar şimdi de yanan binalardan insanları kurtaran robot yaptı.

Her türlü robot teknolojisinde dünya lider olan Japonlar bu sefer gerçekten çok önemli bir amaca hizmet eden bir robot yaptılar. Bu robot, yangınlarda bina içine girerek kurtarılmayı bekleyen insanları kendi içinde bulunan koruyucu bölüme çekerek kurtarıyor. Robot şimdilik uzaktan kumandayla kontrol edilmek zorunda çünkü robotlar henüz bütün bu işlemleri kendi başlarına yapacak kadar zeki değiller. Ancak bu teknoloji bu hızla gelişmeye devam ederse belki ilerde itfaiyecilerin yerini tamamen robotlar alabilir.
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Nike ve Appledan konuşan ayakkabı
23 Mayıs’ta New York’ta düzenlenen basın toplantısında ayakkabıyı bisiklet şampiyonu Lance Armstrong tanıttı.

Nike’ın CEO’su Mark Parker, yaptıkları bir araştırmada, dünyada koşu yapan insanların yüzde 75’inin koşarken müzik dinlediğinin ortaya çıktığını anlattı. Apple’ın CEO’su Steve Jobs ise, Nike ile birlikte çalışarak müzik ve spor dünyasındaki rekabete yeni bir boyut kazandırdıklarını söyledi. İki CEO geliştirdikleri teknolojiyi birlikte anlattı.

Nike Air Zoom Moire adını verilen ayakkabı, Nike’ın diğer spor ayakkabılarına benziyor. Ancak tabanına yerleştirilen çip sayesinde,iPod nano mp3 çalar ile iletişim kuruyor. Hız, kat edilen mesafe, zaman ve yakılan kalori bilgilerini veriyor. Bilgiler ekrana yansıdığı gibi, belli aralıklarla koşucunun kulağına da söyleniyor. Bir kadın sesi, bir radyo sunucusu gibi şarkının arasına giriyor ve "İki kilometre yol gittiniz, 75 kalori yaktınız, saatte altı mil hızla gidiyorsunuz" gibi bilgiler veriyor.

iPod nano’nun mönüsüne nike+ipod adlı bir bölüm eklendi. Ayakkabıdaki çipin iPod nano ile iletişim kurabilmesi için mp3 çaların koşucunun tenine temas etmesi gerekiyor. Bu nedenle Nike amaca yönelik kıyafetler tasarladı. iPod için özel cepleri olan rüzgarlık, tişört ve body’ler üretildi. Çipli ayakkabıların yedi farklı modeli var. Proje için bir de internet sitesi tasarlandı. www.nikeplus.com a girildiğinde koşmaya uygun tempolu şarkıları iPod’a indirmek mümkün.
Basın toplantısına Tour de France’ı yedi kez birincilikle bitiren ünlü Amerikalı bisikletçi Lance Amstrong ve dünya rekoruna sahip kadın koşucu Paula Radcliffe da katıldı. New York maratonu için hazırlanan Armstrong, "Zaman, uzaklık ve harcanan kaloriyi duyarak koşmak sporu çok başka bir seviyeye getirebilir" dedi. Radcliffe ise hızlı müziği iki şekilde dinlediğini söyledi: "Spor salonunda çalışıyorsam performansımı arttırmak için ve yarışa hazırlanırken beni rahatlatması için." Armstrong koşarken en çok Red Hot Chili Peppers Grubu’nun şarkılarını, Radcliffe ise Robie Williams’ı dinliyor.

****

Nike ile Apple ortaklaşa yaptıkları bir duyuru ile iPod uyumlu bir spor ayakkabı geliştirmekte olduklarını açıkladılar. Kablosuz bir şekilde tasarlanan sistem, sporcunun performansını kaydedip, çeşitli verileri sesli veya görüntülü bir şekilde sunabilecek. Nike+iPod Sport Kit isimli ürünün iki ay içerisinde piyasada olacağı belirtildi.

Nike, bu sefer iPod’un yaratıcısı Apple ile anlaştı. İki firma yaptıkları duyuruda, iPod Nano ve özel olarak hazırlanan bazı Nike ayakkabılarının kablosuz bir adaptörle birleştirileceği açıklandı.

Nike+iPod Sport Kit isimli adaptör, sporcuya; koşu süresi, kat edilen mesafe ve yakılan kalori gibi çeşitli verileri kaydedebilmesini sağlayacak. Sporcu ayrıca bu verilerin geri bildirimlerini görüntülü veya sesli bir şekilde anında alabilecek.

Antrenmandan sonra kaydedilen veriler, iPod’un iTunes yazılımına bağlanmasıyla Nike’ın nikeplus.com Web sitesine gönderilerek arşivlenmesi sağlanabilecek. Yeni adaptör ile iPod’a “Power Song” isimli yeni bir özellik de kazandırılacak. Bu özellik sayesinde sporcu tek bir tuşa basarak kolay bir şekilde yeni şarkıları şarkı listesine ekleyebilecek.

100 dolarlık Nike+ Air Zoom Moire, iPod’u destekleyecek ilk ayakkabı olacak. Yapılan açıklamada daha fazla ürünün geliştirileceği belirtildi.

İki ay içerisinde piyasaya çıkacağı açıklanan Nike+iPod Sport Kit’in fiyatı 29 dolar olacak.

 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Görünmez olmak mümkün
İnsanlığın gerçekleşmemiş arzularının en başına gelen görünmezlik teorik olarak mümkün, ama atılması gereken birkaç küçük adım daha var.
Araştırmacılar, ışığın ve diğer ışınım biçimlerinin bir nesne etrafında bükülme yolunu değiştirebilecek yeni maddelerin, bir nesnenin görünmez olmasını mümkün kılabileceğini belirtiyor. Bir nesneyi gizlemek ve onu ışık, kızıl ötesi ışın, kısa dalgalar ve belki de sonardan gizlemek için deneysel ''öte-maddeleri'' kullanma fikri taşıyan iki araştırma ekibinin yolları araştırmaları sırasında kesişti.

Ekibin üzerinde çalıştığı teoriye göre, Star Trek filminde uzay gemilerini ya da küçük büyücü Harry Potter'ı görünmez kılan pelerinler, belki de gerçekten mümkün. Bu fikir, elektromanyetik dalgaların en hızlı, ama zorunlu olarak en kısa olmayan, yolu aldıkları ışığın kırılma özelliğiyle başlıyor. Kırılma, çok bilindiği gibi, bir kaşığın suya daldırıldığında kırılmış gibi görünmesinin nedeni.

İngiltere'deki St. Andrew Üniversitesi'nden fizikçi Ulf Leonhardt, araştırmalarıyla ilgili olarak Bilim (Science) dergisinin bugünkü sayısında yayınlanan yazısında, ''bir ortamın, içindeki bir deliğin etrafındaki ışıkları deliğin etrafından geçmeye yönlendirdiği bir durumu düşünün'' diyor.

Bu durumda, ışık ışınları sanki düz bir çizgide ilerlemişler gibi nesnenin arkasına geçeceklerdir. Leonhardt, bunun sonucunda ''delik içine yerleştirilmiş bir nesne, gözlerden gizlenmiş olacaktır. Bu ortam, nihai görsel (optik) yanılsamayı yaratacaktır: görünmezlik''diyor.

''Bu tür araçların üretilmesinin mümkün olabileceğini'' belirten Leonhardt, ''burada geliştirilen yöntemin diğer elektromanyetik dalgalar ve ses dalgalarından kurtulmak için de uygulanabileceğini'' kaydetti.

UZAY, GİYDİĞİMİZ BİR ELBİSEDİR

ABD'nin North Carolina eyaletindeki Duke Üniversitesi'nden David Schurig ise kendisiyle yapılan telefon görüşmesinde, bütün fizikte olduğu gibi görünmezlikte de biraz hayal gücü gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

''Uzayı, giyilmiş bir elbise gibi düşünün ve iplikleri koparmadan, elbisenin içine bir nesne yerleştirdiğinizi düşünün. Işık veya mikrodalgalar ya da radar, elbisenin iplikleri boyunca ilerleyecek ve yerleştirilen nesneye değmeden nesnenin arkasına geçecektir. İhtiyacınız olan tek şey, doğru madde özellikleridir ve bu durumda ışığı yönlendirebilirsiniz.''

HAYALET UÇAK TEKNOLOJİSİNDEN FARKLI

Shurig, bu teorinin, günümüzde radarların tespit edemediği ''hayalet'' bombardıman uçaklarında kullanılan yöntemden farklı olduğunu belirtiyor. Hayalet bombardıman uçaklarının yüzeyine eklenen bir madde radar ışınlarını geri yansıttığı için, uçak radarda görünmüyor. Araştırmacıların geliştirdiği yeni teorideyse bunun yerine, bir nesne öte-maddelerden oluşan bir kabuk içine yerleştiriliyor ve seraba benzer bir yanılsama yaratılıyor.

ÖTE-MADDE ÜRETME ÇALIŞMALARI BAŞLADI

Öte-maddeler, doğada bulunan hiçbir şeye benzemeyen bileşik yapılar. Bunlar, ışığı olağan olmayan şekillerde eğme yeteneği gibi, olağan olmayan özelliklere sahip olacak şekilde üretiliyor. Duke üniversitesi laboratuvarlarında öte-maddeler üzerinde çalışmalar başlamış durumda. Bu tür maddeler, uçaklarda veya arabalarda super ince elektronik ürünlerin ya da çok etkili lenslerin üretilmesini mümkün kılabilir.

Londra'daki Imperial College'den John Pendry ile birlikte çalışan Shurig ve David Smith, Duke Üniversitesi'nde çalışırlarken, bu tür maddeleri ışığı ve diğer elektromanyetik ışınımları bükmek için kullanma fikrine ulaşmışlar. Smith, ''bu etkilerin deneysel ortamda elde etmeye çalışacağız. Bunun için atmamız gereken birkaç adım daha var. Bu adımlar üzerinde çalışıyoruz'' dedi.

 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Vista'nın zirvesinde 1: HP Pavilion DV6296EA
Pavilion DV6296EA, Core 2 Duo işlemci Nvidia Go 7400, 256 MB ekran kartı ile Vista'nın hakkını veriyor. 5'i-1-yerde kart okuyucusu ve uzaktan kumandası ekstraları.


Intel Centrino teknolojisine sahip HP Pavilion DV6296EA, Intel Core 2 Duo işlemcisi ve Intel 965GM Express yonga setiyle yüksek performans ve gelişmiş kablosuz bağlantıyı bir arada sunuyor.

Windows Vista Home Premium işletim sistemli yeni Pavilion’da, 2.0 GHz hızında Intel Core 2 Duo T7200 işlemci bulunuyor. 1280x800 piksel çözünürlüğündeki 15.4 inç ekranı ve üzerinde görüntülü sohbet meraklıları için HP Pavilion web kamerası bulunan ürün, Nvidia GE Force Go 7400, 256 MB ekran kartı oyun meraklıları içinde iyi bir tercih oluşturuyor.

Oyunlardan çoklu görev uygulamalarına kadar her işlem için yeterli kapasitede olan 2 GB sistem belleğine sahip olan ürünün 5400 devirlik sabit disk sürücüsü 160 GB saklama kapasitesi sunuyor.

Kablosuz bağlantı için Wireless ve Bluetooth seçenekleri sunan HP Pavilion DV6296EA’de DVD +/- RW optik sürücüsü, 5'i-1-arada kart okuyucusu ve uzaktan kumandası bulunuyor. 357x257x254 (mm) boyutlarında ve 2.99 kg ağırlığındaki ürün 1599 dolar+KDV fiyatla satılıyor.

 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Bill Gates'e para ödülü
Dünyanın en zengin adamı olan, Microsoft'un kurucusu Bill Gates, dünya sağlığı için yaptığı çalışmalarından dolayı kurumu adına 40 bin dolarlık ödüle layık görüldü.

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Cenevre'deki merkezinde düzenlenen törenle Melinda ve Bill Gates Vakfına, Birleşik Arap Emirlikleri Sağlık Vakfı tarafından 40 bin dolarlık ödül verildi.

DSÖ'den yapılan yazılı açıklamada, her yıl sağlık alanına katkılarından dolayı kurum ya da kişilere verilen ödülün bu yıl, gelişmekte olan ülkelerde sık görülen hastalıklarla mücadeleye olanak sağlayan aşı temini ve ucuz, pratik ve etkin tedavi araştırmalarına katkılarından dolayı Melinda ve Bill Gates Vakfına verildiği belirtildi. Bill ve Melinda Gates'in ödül töreninde bizzat bulunmadıkları ve vakfın ödülü, sıtmayla mücadele projeleri için kullanacağı belirtiliyor.
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Uzun yaşamı sağlayan gen bulundu
İngiliz Nature dergisindeki habere göre, ABD'nin San Diego eyaletindeki Salk Instute'de görevli araştırmacılar, ''yiyecekleri kısıtlanan hayvanların, sürekli yiyecek tüketen hayvanlara oranla nasıl daha fazla yaşadıkları'' sorusuna yanıt bulmak için solucanlar üzerinde araştırma yaptılar.

Araştırmacılardan Martin Holzenberger, PHA-4 adı verilen genin, uzun süredir yanıtsız kalan bir soruya yanıt verdiğini söyledi.

Buluşun çok önemli olduğunu vurgulayan Holzenberger, ''Yiyecek kısıtlaması ve yaşam süresinin artması arasındaki bağ, şu ana kadar anlaşılamamıştı. Yaşam süresinin artmasını sağlayan bu gen, diğer genlerin işlemesini de düzene koyuyor'' dedi.

Bir hayvana tükettiği besinin yüzde 70'inin verilmesinin, hayvanın yaşam süresini yüzde 20-30 artırdığını belirten araştırmacılardan Fransız Hugo Aguilaniu, yiyeceği azaltılarak dengeli bir rejime sokulan solucanın daha fazla süre yaşadığının belirlendiğini söyledi.
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Hawking yerçekimsiz ortamda
Cape Canaveral Üssü’nden havalanan özel yapım jet uçağı, Stephen Hawking, doktorları ve hemşireleri ile diğer yolcularla birlikte Atlantik Okyanusu üzerinde önce 7 bin 315 metre irtifaya çıktı. Bundan sonra hemşireleri, ünlü fizikçi Hawking’i uçağın önüne taşıyıp, özel bir köpükten yapılma yastığa yerleştirdi.

Ardından jet önce 9 bin 754 metre yüksekliğe çıktı, ardından yeniden 7 bin 315 metreye parabolik dalış yaptı. Bu sırada Hawking ve diğer yolcular, 25 saniye süreyle yerçekimsiz bir ortamda kaldılar.

65 yaşındaki Hawking, “Sıfır Çekim Şirketi”nin düzenlediği özel “yerçekimsizlik deneyimi” uçuşlarına katılan ilk engelli insan oldu.

Sıfır Çekim Şirketi’nin 2004 yılı sonunda başladığı bu uçuşlara şimdiye dek 2 bin 700 kadar kişi katıldı.

Hawking, uçuştan önce gazetecilere yaptığı açıklamada, “Tahmin edebileceğiniz gibi çok heyecanlıyım. Yaklaşık 40 yıldır tekerlekli sandalyeye bağlıyım. Sıfır çekimde serbestçe uçmak muhteşem olacak” dedi. Hawking, 2 saat süren uçuştan sonra da “Olağanüstüydü, büyüleyiciydi” diye konuştu.

Hawking ile birlikte uçaşa katılanlar arasında projenin mali destekçilerinin yanısıra, uçuş için 150 bin dolar ödeyen yolcular vardı.
 

StarkDrache

Bilgiliyim
Kayıt
13 Mayıs 2007
Mesajlar
2.956
Beğeniler
0
Şehir
Kuzey Yarım Küre
murathep demiş ki:
Uzun yaşamı sağlayan gen bulundu
İngiliz Nature dergisindeki habere göre, ABD'nin San Diego eyaletindeki Salk Instute'de görevli araştırmacılar, ''yiyecekleri kısıtlanan hayvanların, sürekli yiyecek tüketen hayvanlara oranla nasıl daha fazla yaşadıkları'' sorusuna yanıt bulmak için solucanlar üzerinde araştırma yaptılar.

Araştırmacılardan Martin Holzenberger, PHA-4 adı verilen genin, uzun süredir yanıtsız kalan bir soruya yanıt verdiğini söyledi.

Buluşun çok önemli olduğunu vurgulayan Holzenberger, ''Yiyecek kısıtlaması ve yaşam süresinin artması arasındaki bağ, şu ana kadar anlaşılamamıştı. Yaşam süresinin artmasını sağlayan bu gen, diğer genlerin işlemesini de düzene koyuyor'' dedi.

Bir hayvana tükettiği besinin yüzde 70'inin verilmesinin, hayvanın yaşam süresini yüzde 20-30 artırdığını belirten araştırmacılardan Fransız Hugo Aguilaniu, yiyeceği azaltılarak dengeli bir rejime sokulan solucanın daha fazla süre yaşadığının belirlendiğini söyledi.
Bu ve Diğer Tüm Paylşmların İçin Teşekküler
Bı Çok Dikkatimi Çekti Confused
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Uzayda yaşam için son 20 yıl
NASA'nın astrobiyologlarından Margaret Turnbull, "20 yıl içinde Dünya gibi bir gezegen bulabileceğimizi düşünüyorum. Karaları olan gezegenleri tespit edebilme teknolojimiz olduğu sürece, ivedilikle ilginç bir şeyler bulacağız. Mikrop gibi basit yaşam biçimleri veya bitkiler ya da ilkel hayvanlar bulunabilir" diye konuştu.

Gök bilimcilerin, 1995'ten bu yana gelişkin teleskopların yardımıyla 200 kadar dışgezegen keşfettiklerini belirten Turnbull, ancak bunların büyük bölümünün Dünya'nın 4 veya 5 katı büyüklüğünde Jüpiter gibi gaz devleri olduklarını ve Samanyolu'nun uzak noktalarındaki yıldızların etrafında döndüklerini söyledi.

Şu an keşfedilmesi için Dünya'nın ikizi gezegenlerin çok küçük olduğunu kaydeden Turnbull, bu küçük gezegenlerin çekim güçlerinin etraflarında döndükleri yıldızın hareketini çok az etkilediğini, bunun da dışgezegenleri tespit etmenin iki yönteminden birisi olduğunu belirtti.

Margaret Turnbull, uzak gezegenleri tespit etmek için ikinci yöntemin gezegenin geçişi sırasında yıldızındaki gölgesini gözlemlemek olduğunu belirterek, "Avrupa'nın Corot ve NASA'nın Kepler programlarının çok ilginç şeyler bulma şansı var" dedi.

Aralık'ta fırlatılan Fransız uydusu Corot, güneş sistemine yakın orta boydaki gezegenleri bulmaya olanak sağlayacak yıldız fotometri aygıtlarına sahip bulunuyor.
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
İsviçre'yi rezil eden buluş
Science dergisinde 2005 yılında yayınlanan bitkilerle ilgili keşfin asılsız olduğu, keşfin yapıldığı Umeaa araştırma merkezindeki uzmanlarca tespit edildi.

AFP'ye açıklama yapan Profesör Ove Nilsson, ''Araştırma merkezimize davet edilen Çinli uzman, verileri çarpıtarak sahtekarlık yapmış'' dedi.

Umeaa bitki araştırmaları merkezinde çalışan Çinli araştırmacının büyük buluşu, bitki biliminin can alıcı sorularından biriyle ilgiliydi: ''Çiçekler, çiçek açacaklarını nasıl oluyor da biliyorlar?'' Tao Huang adlı araştırmacı, çiçeklenmeyi yöneten ''florijen'' adlı molekülün haberci rolünü oynadığını göstermeyi başardığını söylemişti.

Çinli araştırmacının gösterdiği sonucu tekrarlamak isteyen Umeaa merkezindeki uzmanlar, meslektaşları tarafından kandırılmış olduklarını fark etti.

Bilim adamları, bunun üzerine Science dergisine yazı göndererek 2005 Eylülünde yayınlanan makalenin iptal edilmesini istedi. Dergide yayınlanan sonuçlar, o yılın önemli keşifleri listesinde üçüncü sırada bulunuyordu.

Sahtekarlığı fark eden İsveçli araştırmacılar, bilim dünyasından özür diledi.
Prof. Nilsson, daha sonra Umeaa merkezinden ayrılmış olan Çinli araştırmacının ise hatalı olduğunu kabul etmediğini belirtti.
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Bitki örtüsü sadece Dünya'da yok

HG Wells'in 100 yıl önce yazdığı "Dünyalar Savaşı"ndaki kırmızı Mars bitki örtüsü kurgusunu doğrular nitelikteki araştırma, California'daki Sanal Gezegen Laboratuvarı Teknoloji Enstitüsü'nde yapıldı.

Yabancı gezegenlerdeki doğanın renginin, gezegenin yörüngesinde döndüğü yıldızın ve atmosferinin bileşenlerine bağlı olacağını belirten araştırmacılar, Sanal Gezegen Laboratuvarı'nda, diğer gezegenlerin bitkilerinin nasıl olabileceğini tahmin eden bilgisayar canlandırmaları yaptılar.

Araştırmanın başındaki NASA'nın Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü'nden Dr Nancy King, başka gezegenlerde fotosentezin renginin sarı, turuncu hatta kırmızı bile olabileceğini belirterek, "Mavi olacağını sanmıyorum ve tabii dünyamızdaki gibi yeşil olması da olanak dahilinde" dedi.

Araştırmalarını Astrobiology dergisinde yayımlanan bilim insanları, bu bulguların Dünya'dan ışık yıllarınca uzaktaki gezegenlerde yaşam arayışına yardımcı olabileceğini belirttiler.

Sanal Gezegen Laboratuvarı'nın baş bilimcisi Dr Vikki Meadows da, bir zamanlar diğer yıldızlar etrafındaki gezegenlerin seyrek olduğunu düşündüklerini, ancak teleskoplar geliştikçe daha fazla büyük gezegen bulduklarını belirterek, "Demek ki Dünya boyutunda çok sayıda gezegen olmadığını düşünmenin anlamı yok" dedi.

Dr Meadows, "Belki bizimki gibisini bulamayız, ancak Dünya benzeri gezegenlerde yaygın şekilde bakteriyel yaşam olabilir. Eğer yaşamın var olması için gerekli çevre varsa, bu koşullarda yaşamın ortaya çıkabileceğini düşünebiliriz" diye konuştu
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
İnsanoğlunun Mars hayali
Avrupa Bilim Vakfı'ndan Dr. Jean-Claude Worms, 'vnu.net.com' sitesinde, Avrupa Uzay Kurumu ile birlikte 2013 yılında Mars'a robot indirileceğini, 2030 yılı veya daha sonrası için de insanlı uçuşların planlandığını anlattı.

Ayrıntılı bilgi, ilgili kurumlarca Mayıs ayında verilecek.

Dr. Worms, Japonya, Çin veya Hindistan'ın da projeye katılabileceğini belirtti.

'Aurora' programı altında robotlu ilk sefer 'ExoMars' adıyla düzenlenecek.

Avrupa Bilim Vakfı, 75 kuruluşu birleştiren 30 Avrupa ülkesinin kurumu.

 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Youtube'un rakibi Akıllı TV
Akıllı TV,izleyicilerin kendi videolarını yayınlatabileceği ve geniş kitlelere ulaştırabileceği ilk ve tek interaktif televizyon kanalı olacak. Artık izleyiciler, televizyonda yayınlatmak istediği videoları milyonlarla paylaşabilecekler.

Ayrıca üyeler tarafından yüklenen farklı kategorideki binlerce videoya da ulaşabilecekler.


Türkiye’nin ilk ve tek video paylaşım kanalı “Akıllı TV” yayın hayatına başlıyor. Siyasete ve ekonomiye yön verenler de tartışma programlarıyla Akıllı TV ekranında buluşuyor.

 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Kirli hava cinsiyeti etkiliyor
Ülkemizde son yıllarda ‘kısır çift’ sayısının giderek artmakta. Nedenlerinden biri “Hava kirliliği”…

Son yıllarda yapılan araştırmalar hava kirliliğinin, zamanından erken doğumlara, bebeklerin düşük tartılarla dünyaya gelmelerine, ani bebek ölümlerine ve hatta kısırlığa da neden olabileceğini de gösteriyor. ‘’Sağlık Bakanlığı verileri, Türkiye'de iki milyon kişinin kısır olduğunu, 150 bin çiftin tedavi için beklediğini ve Türkiye'de kısırlığın giderek arttığını ortaya çıkardı.

Bakanlıktan ruhsatlı tüp bebek merkez sayısının 84 olduğu belirtildi. Bebek sahibi olamamanın en önemli nedenleri arasında çevresel faktörler, sigara kullanımındaki artış ve kullanım yaşının özellikle bayanlarda düşmesi, ‘çikolata kist’ olarak adlandırılan kadın hastalıklarının sayısında ve görülme sıklığında yaşanan artış gösterildi. ‘’

Kirli Hava Kız Sayısını Artırıyor

17 milyon kişinin yaşadığı Sao Paulo’ da 2001-2003 yıllarında doğan çocukların cinsiyeti şehir hava kirliliği bakımından az, orta ve çok kirli olmak üzere 3 bölgeye ayrılarak incelenmiş.

Şehrin az kirli olan bölgelerinde doğan çocukların yüzde 48.2’ü, buna karşılık çok kirli bölgelerde doğanların yüzde 49.3’ü kız imiş. Buna göre, kız/erkek bebek oranı havası temiz bölgelerdeki gibi olsaymış, 1.180 bebek daha erkek olacakmış.

Araştırmacılar hava kirliliğinin üretkenliği etkileyen streslerden biri olduğu kanısındalar. Tabii afetler ve terör gibi olayların da yeni doğanların kız olma ihtimallerini artırdığı bilinmektedir. Kirliliğin cinsiyet oranlarını neden etkilediği bilinmemekte, ancak çeşitli kimyasal maddelerin sperm kalitesini ve sayısını etkileyebileceği düşünülmektedir.

Benzer bulgular hayvanlar arasında da saptanmıştır. Erkek fareler hava kirliliğine maruz bırakıldıklarında, sperm sayılarının azaldığı ve eşlerinin kız doğurma oranının arttığı belirlenmiştir.

Popüler Bilim
 

StarkDrache

Bilgiliyim
Kayıt
13 Mayıs 2007
Mesajlar
2.956
Beğeniler
0
Şehir
Kuzey Yarım Küre
murathep demiş ki:
Kirli hava cinsiyeti etkiliyor
Ülkemizde son yıllarda ‘kısır çift’ sayısının giderek artmakta. Nedenlerinden biri “Hava kirliliği”…

Son yıllarda yapılan araştırmalar hava kirliliğinin, zamanından erken doğumlara, bebeklerin düşük tartılarla dünyaya gelmelerine, ani bebek ölümlerine ve hatta kısırlığa da neden olabileceğini de gösteriyor. ‘’Sağlık Bakanlığı verileri, Türkiye'de iki milyon kişinin kısır olduğunu, 150 bin çiftin tedavi için beklediğini ve Türkiye'de kısırlığın giderek arttığını ortaya çıkardı.

Bakanlıktan ruhsatlı tüp bebek merkez sayısının 84 olduğu belirtildi. Bebek sahibi olamamanın en önemli nedenleri arasında çevresel faktörler, sigara kullanımındaki artış ve kullanım yaşının özellikle bayanlarda düşmesi, ‘çikolata kist’ olarak adlandırılan kadın hastalıklarının sayısında ve görülme sıklığında yaşanan artış gösterildi. ‘’

Kirli Hava Kız Sayısını Artırıyor

17 milyon kişinin yaşadığı Sao Paulo’ da 2001-2003 yıllarında doğan çocukların cinsiyeti şehir hava kirliliği bakımından az, orta ve çok kirli olmak üzere 3 bölgeye ayrılarak incelenmiş.

Şehrin az kirli olan bölgelerinde doğan çocukların yüzde 48.2’ü, buna karşılık çok kirli bölgelerde doğanların yüzde 49.3’ü kız imiş. Buna göre, kız/erkek bebek oranı havası temiz bölgelerdeki gibi olsaymış, 1.180 bebek daha erkek olacakmış.

Araştırmacılar hava kirliliğinin üretkenliği etkileyen streslerden biri olduğu kanısındalar. Tabii afetler ve terör gibi olayların da yeni doğanların kız olma ihtimallerini artırdığı bilinmektedir. Kirliliğin cinsiyet oranlarını neden etkilediği bilinmemekte, ancak çeşitli kimyasal maddelerin sperm kalitesini ve sayısını etkileyebileceği düşünülmektedir.

Benzer bulgular hayvanlar arasında da saptanmıştır. Erkek fareler hava kirliliğine maruz bırakıldıklarında, sperm sayılarının azaldığı ve eşlerinin kız doğurma oranının arttığı belirlenmiştir.

Popüler Bilim
kahvekeyfi ilginç bilgiler Exclamation
 
Kayıt
7 Nisan 2007
Mesajlar
769
Beğeniler
3
Erdoğan'dan Casper'a övgüler
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitimin bütçesini milli bütçede birinci sıraya yerleştirdiklerini belirterek, ''Eğer gelişecekseniz, eğer dünyada ön sıralarda yer alacaksanız her şeyden önce cehaletle savaşı kazanacaksınız'' dedi.


Başbakan Erdoğan, Casper'ın yeni üretim tesislerinin açılış töreninde
yaptığı konuşmada, bunun ülkenin kalkınması yolunda atılan en önemli adımlardan biri olduğunu söyledi.


40 metrekarelik bir alanda, üniversiteden henüz mezun olmuş 3 heyecanlı
arkadaş tarafından kurulan Casper firmasının, şu anda ülke genelinde 10 binin üzerinde vatandaşa iş imkanı sağladığını kaydeden Erdoğan, bu ülkede taş üstüne taş koyanların başları ve gözleri üstünde yeri bulunduğunu ifade etti.


Erdoğan, ülkeye böyle bir tesis ve marka kazandırdığı için firma yetkilileri
ve çalışanlara teşekkür ederek, bunun bir başarı öyküsü olduğunu dile getirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bütün gençlerimiz, müteşebbislerimiz adına yüz ağartıcıdır. Casper'ın büyüme ve gelişme öyküsü bize şunu söylüyor, çağın taleplerine göre üretim yapar, proje üretir, üretim araçlarını yeniler ve kaliteden taviz vermezseniz başarı kendiliğinden gelir'' diye konuştu.

-MİLLİ EĞİTİME AYRILAN BÜTÇE-

Erdoğan, eski üretim araçlarının yenilendiği, iletişim ve bilişim
teknolojilerinin ekonomik hayatı yönlendirdiği bir çağda yaşanıldığına işaret
ederek, bu nedenle göreve başladıklarında özellikle eğitimi ilk 4 temel
taşlarından biri olarak ifade ettiklerini söyledi.


Bu nedenle Milli Eğitimin bütçesini milli bütçede birinci sıraya
yerleştirdiklerini belirten Erdoğan, ''Çünkü eğitim noktasında Türkiye çok çok gerilerdeydi. Eğer gelişecekseniz, eğer dünyada ön sıralarda yer alacaksanız her şeyden önce cehaletle savaşı kazanacaksınız. Cehaletle savaşta başarılı olamazsanız bu hedefleri bulmanız da mümkün değildir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, yüzde 80 okuma yazma oranında teslim aldıkları Türkiye'de bu oranın yüzde 90'a ulaştığını, ancak hedeflerinin yüzde 100'ü yakalamak olduğunu bildirdi.

-YİĞİT DÜŞTÜĞÜ YERDEN KALKACAK-

Bunu başarma konusunda kesin kararlı olduklarını dile getiren Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü:


''Çünkü öyle bir medeniyetin mensubuyuz ki, bizim medeniyetimiz, inancımız
bize okumayı emrediyor. İlk emriyle... Peki biz bunu mu yaptık? Maalesef bundan tam geriye gittik. Ve gelişen ülkelerin yakalamış olduğu seviyeyi biz
yakalayamadık. Ama bir zamanlar yakalamıştık, bir zamanlar örnek durumdaydık.


Onunla şu anda övünebilir miyiz? Övünemeyiz. Niye? Yakalamışsın ama orada duramamışsın, düşmüşsün. Aslolan o zirvede kalabilmektir. Şimdi biz zirveye tırmanıyoruz. İnşallah 'yiğit düştüğü yerden kalkar' anlayışıyla yine biz
düştüğümüz yerden kalkacak ve o zirveye yeniden oturacağız.''


Başbakan Erdoğan, bu konuda kararlı oluklarını ve atılan bu adımları da bir
sıçrama hareketi olarak gördüklerini belirterek, ''Bu süreci doğru okuyamayan, analiz edemeyen, yatırımlarını üretimlerini özellikle bilişim sektöründeki gelişmeleri esas alarak yapamayan veya yapmayan şirketler, ülkeler dünyadaki ekonomik rekabetle başa çıkamayacaklardır'' dedi.
Konuşmasında İrlanda örneğini veren Erdoğan, bu ülkenin son zamanlara kadar Avrupa'da ekonomik göstergeleri en düşük seviyede olan ülkelerden biri olduğunu, tıpkı Türkiye gibi yüksek enflasyon, işsizlik ve yoksulluktan mustarip olduğunu söyledi.


Erdoğan, ancak İrlanda'nın son 25 yıl içinde büyük bir sıçrama
gerçekleştirdiğini, kişi başı milli gelirin 27 bin Avroya yükseldiğini,
ihracatının 4 kat arttığını dile getirerek, bütün bunların, bu ülkenin bilişim
sektörüne planlı ve programlı yatırım yapması ile gerçekleştiğini bildirdi.
Avrupa'da bugün satılan bilgisayarların ve dünyadaki yazılımların önemli
bölümünü İrlanda'nın ürettiğini ifade eden Erdoğan, benzer başarı öykülerinin
Hindistan, Çin ve İsveç'te de görüldüğünü söyledi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu ülkeler bilişim sektörünün önemini
kavramış, bu konuda altyapı yatırımlarına AR-GE çalışmalarına ağırlık vermiş. Eğitimi bu konuda yönlendirmiş ve bu tür girişimleri teşvik etmiştir. Her şeyden önce uluslararası yatırımları çekme konusunda da olabildiğince açık olmuşlardır'' diye konuştu.
 
Yukarı Alt