Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
Michelle Rodriguez

Mayte Michelle Rodriguez, 12 Temmuz 1978’de Porto Riko’lu Rafael Rodriguez ve Dominik Cumhuriyeti asıllı Carmen Milady Pared’in kızı olarak Bexar County, Texas’ta dünyaya geldi. 8 Yaşındayken anne ve babası boşanan Rodriguez, annesiyle birlikte Dominik Cumhuriyeti’ne yerleşti ve dindar bir kadın olan anneannesi tarafından Yehova Şahidi olarak yetiştirildi. 3 sene sonra Porto Riko’ya ardından da New Jersey’e yerleştiler ve 6 okuldan atıldıktan sonra 17 yaşında liseyi terk eden Rodriguez, daha sonra Lise mezunu sayılmasını sağlayan GED sınavına girdi ve başarılı oldu.

Oyuncu olmak isteyen Rodriguez, düşük bütçeli film Girlfight‘ın oyuncu seçmelerine katıldı ve başvuran 350 kişi arasından seçilmeyibaşardı. Bu ilk denemesinde boksör olmaya çalışan sorunlu genç kız 'Diana Guzman' rolünü canlandırdı ve 2000’de yayınlanan bu filmdeki performansıyla hemen dikkatleri üzerine çekti.

2001 yapımı 3 A.M.’den (Salgado rolünde) sonra, aynı yıl Paul Walker ve Vin Diesel ile birlikte the-fast-and-the-furious’da (Letty rolünde) oynadı. 2002’de Milla Jovovich’le birlikte sevilen Pc oyunu Resident Evil’ın sinema uyarlamasında 'Rain Ocampo' rolünde oynadı.

Stuff Magazine dergisinin 102 Sexiest Women In The World oylamasında 77., Maxim Magazine’in100 Sexiest Women sıralamasında ise 34. oldu.

Driv3r’da ‘Calita’ karakteri ve Halo 2’de bir deniz kuvvetleri görevlisi olmak üzere, 2004’de iki başarılı video oyununda seslendirme yaptı. Cartoon Network kanalında yayınlanan IGPX serisinde de ‘Liz Ricarro’ karakterini seslendirdi. 2003’de Samuel L. Jackson ve Colin Farrell’la birlikte rol aldığı S.W.A.T. adlı filmde 'Chris Sanchez'i canlandıran Rodriguez, 2006 yapımı korku filmi The Breed’de 'Nicki' karakterini oynadı.

2004 yılında ABC televizyonunda yayınlanmaya başlayan Lost adlı dizinin 2. sezonunda (2005-2006) sert polis 'Anna Lucia Cortez' karakterini canlandırdı. Basında karakterinin, çekimler sırasında setteki sorunlu davranışları yüzünden öldürüldüğü söylentileri çıkınca Rodriguez, kendi karakterinin öleceğinin baştan beri zaten belli olduğunu açıkladı.

Mart 2002’de bayan oda arkadaşına saldırmaktan tutuklanan ama daha sonra arkadaşının iddialarını geri çekmesi üzerine, serbest bırakılan Rodriguez, kasım 2003 ‘te 2 trafik kazasından dolayı yine hakim karşısına çıktı. 22 temmuz’da bir motorsikletliye çarpıp, olay yerini terk etti, 4 kasımda ise alkollü bir şekilde hız yaparken yakalandı. Her iki seferde de Rodriguez’in ehliyetine el konuldu. Haziran 2004’te 3 olaydan dolayı vurup kaçmak , alkollü araba kullanmak ve ehliyetsiz araba kullanmak suçlarından yargılandı ve 48 saat hapiste kaldı. Mahkeme kararıyla 3 aylık bir alkol programını tamamlayan Rodriguez, New York hastahaneleri morglarında toplum hizmeti yaptı. Ayrıca bu olaylardan dolayı 3 yıl boyunca gözlem altında tutulmasına karar verildi.

2005 yılında Hawaii’de Lost dizisinin çekimleri için gittiği Honolulu’da da polis tarafından bir çok kez gözaltına alınan Rodriguez, 1 kasımda Oahu’da 55 mil hız sınırı varken 83 mil ile giderken yakalandı ve 357 dolar ödemeye mahkum oldu. 20 ekimde 35 mil hız sınırı varken 90 mille giderken yakalanıp, 300 dolar ödemeye, 24 ağustosta ise 50 mil hız sınırı varken 80 mille giderken yakalanıp, 197 dolar ödemeye mahkum edildi. 1 aralık 2005’de yine Lost’da ‘Libby’ karakterini canlandıran Cynthia Watros ile bikaç dakika arayla Honolulu polisi tarafından trafik kurallarını hiçe saymak ve alkollü araba kullanmak suçlarından tutuklandılar. Çıktığı mahkeme sonunda 500 dolar para cezası ödemesine ve toplum hizmeti yerine kendi seçimiyle 5 gün hapiste kalmasına karar verildi.

2001’de The Fast and the Furious filminde birlikte oynadığı Vin Diesel ile bir süre beraberlik yaşayan Rodriguez, paten yapmaktan ve piyano çalmaktan hoşlanıyor. Cinsel tercihleri hakkında soru işaretleri oluşan ama lezbiyen olmadığını açıklayan Rodriguez, eşcinsellere de diğer insanlarla eşit davranılması gerektiğini savunuyor.​
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
Morgan Freeman

1 Haziran 1937'de Clarksdale, Mississippi'de dünyaya geldi. Berber babası Morgan Porterfield Freeman ve temizlikçi annesi Mayme Edna'nın dördüncü çocuğuydu. Morgan Freeman'ın çocukluğu, eyaletler arası yolculuklar yapmakla geçti. Zira en sonunda Chicago'ya yerleşene kadar Freeman ailesi sık sık taşınıyordu.

Morgan, ilk oyunculuk deneyimini, 8 yaşındayken okulun oyunu için ona başrol verildiğinde yaşadı. 12 yaşında bir drama yarışmasında birinci olduktan sonra, merkezi Tennessee'de olan bir radyo istasyonunun programına konuk oldu.

1955'te Jackson State University'den drama bölümünde okumak üzere burs alacağı sırada, seçimini United States Air Force'ta çalışmaktan yana kullandı.

1960'ların başında, Los Angeles'a taşındı ve Los Angeles Community Collage'da yazman olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde aynı zamanda San Fransisco'da dansçılık yaptığı için sık sık New York City'ye gidip geliyordu. Opera Ring isimli müzik grubuna da üye olan Freeman, ilk kez 1964 yapımı The Pawnbroker filminde görüldü. 1967'de, oyuncu Viveca Lindfors'la birlikte tiyatro oyunu The Niggerlovers'ta oynadıktan sonra, aynı yılın 22 Ekim'inde Jeanette Adair Bradshaw'la dünya evine girdi. 1968'te onu ilk kez Browadway sahnesine çıkaracak olan Hello, Dolly!'de başarılı bir performans sergiledi.

1971’te ilk önemli film deneyimi “Who Says I Can't Ride a Rainbow?”la gerçekleşti. Freeman’in Amerika’da tanınmasını sağlayan asıl projeler ise soap opera Another World ve TV kanalı PBS’te yayınlanan " The Electric Company " adlı program oldu.

1979'da eşi Jeanette Adair Bradshaw'dan boşandı. 1980'e kadar TV dizilerinde oynayan Freeman, ardından Brubaker filminde Walter karakterini canlandırdı.

Freeman’ın, 80’lerin ortalarına kadar oynadığı roller, canlandırdığı babacan ve bilge karakterle anılmasına neden oldu. O döneme kadar yardımcı rollerde görünen ünlü oyuncu, 4 dalda oskar alan Driving Miss Daisy’deki Hoke Colburn karakteriyle, aynı filmle en iyi kadın oyuncu dalında oskar olan meslektaşı Jessica Tandy’ye başrollerde eşlik ediyordu. Morgan Freeman’ı artık tüm dünya tanıyordu. 1984’te Myrna Colley-Lee ile evledi.

1987’de çevrilen Street Smart filmindeki performansıyla en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında oskara aday oldu. 1992yapımı Glory ve 1992 tarihli Unforgiven filmleri de Freeman’ın sinema kariyerini daha üst noktalara taşıyan yapımlar oldu.

1994’te, defalarca tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak gösterilmiş The Shawshank Redemption’da Tim Robbins ile başrolleri paylaştı. Unutulmaz Ellis Boyd 'Red' Redding karakteriyle izleyicinin hafızasına kazınan Freeman, ikinci defa en iyi erkek oyuncu dalında oskara aday gösteriliyordu. 90’larda rol aldığı ve filmografisinde öne çıkan diğer filmleri ise, Robin Hood: Prince of Thieves, Se7en, Kiss The Girls, Amistad ve Deep Impact’ti.

7 Ağustos 2000 yılında Hollywood Outstanding Achievement in Acting ödülüne layık görüldü. 2000 ve 2003 yılları arasında Under Suspicion, Along Came a Spider, High Crimes, The Sum of All, Levity Fears ve Dreamcatcher filmlerini çevirdi. 2003 yılında Jim Carrey’le birlikte rol aldığı Bruce Almighty filminde Tanrı’yı canlandırması yüzünden, film bazı ülkelerde yasaklandı.

2004’te, Clint Eastwood’un yönetmenliğini yaptığı Million Dollar Baby filmindeki Eddie Scrap rolüyle en iyi yardımcı erkek oyuncu oskarını aldı.

2006’ya kadar ararlarında Danny the Dog, Batman Begins, An Unfinished Life ve The Contract gibi önemli filmlerin de olduğu pek çok yapımda rol alan oyuncu, 13 Mayıs 2006’da, Delta State University tarafından verilen onur derecesinin sahibi oldu.

Morgan Freeman’ın 2 oğlu ve 2 kızı var. Halen Mississippi’de ailesiyle mütavazi bir hayat sürdürmektedir. Irkçılıkla mücadele etmenin en iyi yolunun ırkçılık hakkında konuşmamak olduğunu belirtmiştir.
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
III. Murat


III. Murat, 4 Temmuz 1546'da Manisa'nın Bozdağ Yaylası'nda dünyaya geldi. Babası II. Selim, annesi ise Venedikli Afife Banu Sultan'dı. İyi bir eğitim alan şehzade Arapaça ve Farsça öğrendi. 1558 yılında babası II. Selim'in Manisa Sancakbeyliği'nden Karaman Valiliğine atanması sonucu dedesi Kanuni Sultan Süleyman tarafıdan Alaşehir Sancakbeyliği'ne gönderildi. II. Selim padişah olduktan sonra Manisa Sancakbeyliği'ne gönderildi. Babası II. Selim'in vefatından sonra 22 Aralık 1574'de İstanbul'a gelerek Osmanlı tahtına oturdu.

Babası gibi devlet işleriyle fazla ilgilenmeyen III. Murat zamanında Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa devletin idaresiyle meşgul oldu. Sokollu'nun ölümünden sonra ise III. Murat'ın eşi Safiye Sultan devlet yönetiminde önemli rol oynamıştır.

Osmanlı Devleti, Lehistan yönetimine hakim olmakla Avusturya'ya komşu olan iki müttefik elde etmiş olacaktı. Fransızlarla Kanuni döneminde iyi ilişkiler kurulmuştu. Fakat Fransız tahtının boşlaması ile Lehistan'da iktidar boşluğu oluştu. III. Murat'ın isteği ile Erdel Beyi Bathary, Lehistan kralı oldu. Lehistan ile yapılan anlaşmalar sonucu kuzay sınırı güvenli hale getirildi.

III. Murat tahta geçtiğinde Kuzey Afrika Kıyıların'ndan sadece Fas Osmanlı topraklarına katılmamıştı. 1578 yılında Ramazan Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Fas'ı ele geçirerek bölgedeki Portekiz gücünü kırdılar.

1584 yılında bir Yeniçeri isyanında öldürülen Trablusgarp Valisi Ramazan Paşa'nın ailesini İstanbul'a getiren gemiye Kefalonya açıklarında Venedik gemileriyle saldırı düzenlenmesi sonucunda Venedik ile uzun süredir devam eden barış sona erdi. Venedik senatosuna bir ültümatom gönderen III. Murat, Ramazan Paşa'nın ailesini ve mallarını Preveze'ye getirtmeyi başardı. Venedik'in de barışı korumak istemesi üzerine iki devlet arasında mesela çözüldü.

III. Murat zamanında Ceneviz, Venedik ve Fransızlara verilen kapitülasyonlar ile ticaret gemileri Osmanlı limanlarında ticaret yapma hakkına sahiptiler. 1583'de İngiltere Kraliçesi Elizabeth bir elçi göndererk aynı imtiyazlardan faydalanmak istediğini belirtti. Venedik ve Ceneviz haricindeki Kapitülasyonu olmayan devletlerin tüccarı, Fransız bayrağıyla Osmanlı limanlarına geliyordu. 1572'daki Bartalameos Katliamı yüzünden Katoliklerden yüz çevirmeye başlayan Osmanlı hükümeti, Papa'nın koyduğu stratejik harp malzemesi ambargosunu kırabilmek için Protestan olan İngiltere'ye yakınlaştı. Böylece Akdeniz'de İngiliz-Fransız rekabeti başlamış oldu. Bu rekabetten Osmanlı Devleti de birçok siyasi menfaat kazanmış oldu.

Şah Tahmasb'ın oğlu Şah İsmail, Osmanlı Devleti ve İran arasındaki barış antlaşmalarına riayet etmemiş ve Osmanlıya bağlı bazı emirleri kendi tarafına çekmeyi başarmıştı. Osmanlı hükümeti Van Beylerbeyine talimat vererek orada huzurun sağlanmasını istemişti. İran'ın Luristan valisinin Osmanlı devletine sığınması gergin olan ilişkileri iyice bozdu. Bu arada Şah İsmail ölmüş, İran'da taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanılmasını isteyen Van Beylerbeyi, İran'a saldırdı. İlk İran savaşı 1577-1589 yılları arasında on iki yıl sürdü. Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Türk birlikleri İran kuvvetlerini Çıldır'da yendi. Bu savaştan sonra tüm Gürcistan fethedildi. 1578'de Tiflis, Osmanlı vilayeti durumuna getirildi. Aynı yıl Şirvan da Osmanlı topraklarına katıldı. Bu gelişmeler üzerine İran barış istemek zorunda kaldı. 21 Mart 1590 tarihinde Ferhat Paşa Antlaşması (İstanbul Antlaşması) imzalandı. Bu antlaşmaya göre Kars, Tebriz, Tiflis, Gence ve Şehrizur Osmanlı Devletinde kalacaktı. Bu antlaşma ile Osmanlı devleti doğuda en geniş sınırlarına ulaşmış oluyordu.

1590'de Avusturya ile yapılan 8 yıllık barış antlaşması 1593 yılında, Telli Hasan Paşa'nın başıbozukların oluşturduğu Uskukların üzerine yürümesini savaş sebebi sayan Avusturya ile bozuldu. Avusturya İmparatoru II. Rudolf ödemekte olduğu vergiyi vermediği gibi Eflak, Erdel ve Boğdan beylerini de isyana teşvik etti. Telli Hasan Paşa Hırvatistan sınırındaki Siska kalesini kuşatma altında tutuyordu. Hasan Paşa ve binlerce askerle birlikte Hersek Sancakbeyi de şehit düştü. Bunun üzerine Sinan Paşa'nın ısrarıyla 1593 yılında Avusturya'ya savaş ilan edildi. Savaş devam ederken 16 Ocak 1595'de III. Murat İstanbul'da felç geçirerek vefat etti. Cenazesi Ayasofya Camii avlusuna defnedildi.
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
IV. Murat

IV. Murat, 27 Temmuz 1612'de İstanbul'da doğdu. Babası I. Ahmet annesi ise Kösem Sultan'dı. Şehzadeliği boyunca Enderun'da özel eğitim aldı. Amcası I. Mustafa'nın padişahlık yapamayacağının anlaşılması üzerine 10 Eylül 1623'te, henüz 11 yaşında iken Osmanlı tahtına geçti. Yaşının çok küçük olması nedeniyle saltanatının ilk yıllarında Kösem Sultan saltanatının vekili tayin edildi.

IV. Murat tahta geçtiğinde iç ve dış karışıklıklar devam etmekteydi. Kösem Sultan'nın aracılıyla iş başına önemli devlet adamları ve kumandanlar atandı. 1 Aralık 1626'da sadrazamlığa getirilen Kayserili Halil Paşa Safeviler üzerine sefere çıktı. 4 Aralık 1626'da çıktığı seferde başarılı olamadığı için yerine Hüsrev Paşa tayin edildi. Ancak kısa bir süre Hüsrev Paşa'da azledilerek yerine Hafız Ahmet Paşa getirildi. IV. Murat'ın yaşının küçük oluşu ve yönetimin annesi Kösem Sultan'nın elinde olmasından dolayı Yeniçerileri İstanbul'da zorbalıklarını arttırmış idi. Hüsrev Paşa'nın azlini bahene eden Yeniçeriler, yeni sadrazamı idam ettiler. Bu gelişmeler üzerine IV. Murat, 8 Haziran 1632'de devlet idaresini eline aldı. Yeniçeri ve zorbaları denetim altına alarak isyancıları öldürttü. IV. Murat yönetimi ele aldıktan ve isyancıları bastırdıktan sonra ilk işi ülkedeki yolsuzluklara ve ayaklanmalara karşı mücadele etmek oldu. İstanbul'da içki içilen yerleri ve kahveleri kapattı. Tütünü yasakladı. Bu yasaklara uymayanların öldürülmesini emretti. Geceleri kılık değiştirerek İstanbul'da teftişlere çıktı ve bu teftişler sırasında yasaklara uymayanları öldürttü. Bu yolla asayişi sağladı.

Lahistan Kazakları 1633 yılında antlaşma maddelerine uymayarak Osmanlı topraklarına girmişti. IV. Murat aynı yılın Nisan ayında Lehistan seferine çıktı. Osmanlı ordusu Edirne'ye geldiğinde Lehistan barış teklifinde bulundu. 1634 yılında imzalanan Lehistan-Osmanlı Antlaşması'na göre 1621 yılında imzalanan Hotin Antlaşması'nın maddeleri tekrar geçerli kılındı.

İç karışıklıklardan faydalanmak isteyen İran Şahı I. Abbas, Osmanlı sınırlarını geçip Bağdat'ı işgal etti. Bu gelişmeler üzerine IV. Murat, Safevi Devleti üzerine sefer düzenledi. 1635 yılında Safevi Devleti üzerine düzenlenen Revan Seferi ile IV. Murat Kars'ı geçerek Revan'ı kuşattı. Ardından Tebriz üzerine yürüdü. Aşiretlerden destek alarak 1638'de Bağdat Seferi'ne çıktı. Kuşatmanın sona ermesiyle 17 Mayıs 1639'da Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı. Bugünkü İran-Türkiye sınırını belirleyen bu antlaşmaya göre Bağdat, Basra ve Şehrizor Osmanlılara, Revan ise İran'a bırakıldı. 1639 yılından günümüze kadar İran sınırı çok az değişti ve sınır meseleri Kasr-ı Şirin Antlaşması çerçevesinde düzenlendi.

IV. Murat İran Seferi'ndeyken Venedikliler Osmanlı sınırlarına girmiş bulunmaktaydı. Kasr-ı Şirin Antlaşmasının yapılması ile Venedik üzerine yürümeye niyetlenen IV. Murat, Nikris hastalığına yakalanması sonucu 8 Şubat 1640'da vefat etti. Cenazesi babası I. Ahmet Türbesi'ne defnedildi.

IV. Murat, iyi eğitim almış ve ilim ile ilgili birisiydi. Arapça ve batı dillerini bilmekteydi. Zamanında yaşamış olan Evliya Çelebi ve Katib Çelebi gibi âlimleri korumuştu. Sarayın ilim çalışmalarına katkıda bulunmasını sağlamıştı. Bozulmuş devlet düzenini yoluna koymak için mülazimlikleri kaldırdı. Timar sistemini yeniden düzene koydu. İsrafın önüne geçmek için kanunlar çıkarttı. Sipahileri kontrol altına alabilmek için toplandığı yerler olan kahvehaneleri kapattı. Bağdat'ı fethedince, İmâm-ı A'zam ve Abdülkâdir-i Geylânî'nin türbelerini tamir ettirdi.
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
Özgü Namal

1978 yılında İstanbul'da doğdu. Orta ve Liseyi Üsküdar Cumhuriyet Lisesinde okudu. 1997 yılında profesyonel olarak Masal Gerçek Tiyatrosunda çocuk oyunlarıyla sahnelere adım attı. 1998 yılında "Affet Bizi Hocam" dizisiyle televizyonlara transfer oldu. Konservatuar eğitimi sırasında "Karete Can" , "Yeditepe İstanbul" gibi dizilerde oyunculuk yapmaya devam etti. 2000 yılında "Tiyatro Fora" adlı özel bir tiyatroda "Apaçık", "Tekrar Çal Sam", "Yan Etkili Konuşmalar" adlı oyunlarda, "Kerem", "Havada Bulut" adlı televizyon filmlerinde rol aldı. 2002 yılında Konservatuardan mezun oldu. Aynı yıl "Sır Çocukları" adlı filmde rol aldı. Bu filmle, 14. Ankara Film Festivalinde "Umut Vadeden Kadın Oyuncu" ödülünü aldı. 2004 yılında "Büyü" ve "Anlat İstanbul" filmlerinde rol aldı. Aynı yıl İstanbul Devlet Tiyatrosunda konuk oyuncu olarak "Taraf Tutmak" adlı oyunda rol aldı. Halen ortaoyuncularda "Kiralık Oyun" adlı oyunda rol almaktadır. "Kurtlar Vadisi" adlı dizide yer alan güzel oyuncu son olarak Onur Ünlü'nün yöneteceği Polis filminin çekimleri için kamera karşısına geçmeye hazırlanıyor...
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
Pamela Spence

Pamela Spence, 1975 yılında Heidelberg, Almanya’da dünyaya geldi. Annesi Türk, babası ise İngilizdi. Çocukluk yıllarını Amerika ve Almanya’da geçirdi. Annesi ve babası ayrıldıktan sonra annesinin yanında yaşamak üzere Türkiye’ye yerleşti. Türkçe’yi 15 yaşında öğrenebilen Spence, kariyerine televizyon dizilerinde aldığı küçük rollerle başladı ve tiyatro sahnesinde hız verdi. Lisede okurken bir yandan bir dişçinin yanında çalışıyor, bir yandan da TRT’de çevirmenlik yapıyordu. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nden 1998’de mezun olduktan sonra Okan Bayülgen ve Fikret Kuşkan gibi isimlerle “Atları da Vururlar” müzikalinde, “Mucizeler Komedyası” müzikalinde ve “Lahmacun ve Pizza” dizisinde rol aldı.

Spence, şarkıcılığa Ankara’da bir barda arkadaşlarının isteği üzerine sahneye çıkmasıyla başladı. Barda sahne alan gruptan teklif aldıktan sonra bir süre bu grubun üyesi oldu. Birçok grupla çalıştıktan sonra kendi grubu “Pam’s Band”i kurmaya karar verdi ve Hayal Kahvesi, Kemancı gibi barlarda sahne almaya başladı. Bu sırada Teoman’ın vokalisti Aslı, kendi solo albüm hazırlıkları için ayrılınca Spence, Teoman’la birlikte çalışmaya başladı. Bu işbirliği 4 yıl sürdü.

Teoman’la çalıştığı sırada birçok albüm teklifi alan Spence, bu teklifleri istediği tarzı yakalayamayacağı için geri çevirdi. Aranjör Artun Ertürk’le birlikte solo albümünü çıkartma kararını aldıktan sonra ilk parçası “Kendimi Sevmek”i 2002’de tamamladı. Hazırlık döneminin ardından ilk albümü “Eğer Dinlersen”i 2003 yılında çıkardı. Bu albümün başarısının ardından da 2004 tarihli “Şehir Rehberi” ve Mayıs 2006 tarihli “Cehennet” albümleri geldi.

Spence’in kostümlerini annesi tasarlıyor. Sanatçı aynı zamanda uzun zamandır kick-boxla uğraşıyor. Albümlerinde “Pamela” ismini kullanıyor. “İstanbul” adlı şarkısının video klibinde birlikte oynadığı Oliver adında bir erkek kardeşi var. Oyuncu Burak Sergen’le kısa süren bir evlilik yapmış. Şu anda oyuncu Şevket Çoruh’la birlikte. Güne erken başlamayı seven Spence’in en büyük tutkusu gün içinde sevdiği kafelerde kitap okumak, akşamları ise film izlemek.
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
Şükrü Saracoğlu

Mehmet Şükrü Saracoğlu. 1887 yılında İzmir’in Ödemiş ilçesinde doğdu. İlk ve orta okulu Ödemiş’te okuduktan sonra İzmir idadisi’ne girdi. Son derece zeki, çalıskan bir öğrenciydi. İzmir idadisini birincilikle bitirerek, Ankara’daki Mekteb-i Mülkiye’ye geçti. 1909 yılında Mekteb-i Mülkiye’ yi bitirerek İzmir Valiliği Maiyet Memurluğu’na atandı. İzmir Sultanisi’nde matematik-öğretmenliği yapan Saracoğlu, 1911 yılında İttihat ve Terakki Ticaret Mekteb-i Müdürlüğü görevine getirildi. 1914 yılının Ocak ayında bir devlet bursu kazanan Saracoğlu Belçika’ya öğrenime gitti. Kısa bir süre sonra Birinci Dünya Savaşı patlayınca hemen İzmir’e döndü. 1915 Mayıs’ında tekrar Cenevre Siyasi İlimler Akademisi’nde okumak için İsviçre’ye giderek burada dört yıl kaldı ve bu fakülteyi çok iyi bir dereceyle bitirdi. Mondros Mütarekesi’nden sonra Cenevre’de Türk Talebe Cemiyeti’ni kurarak bu cemiyet adına Fransızca bir derginin yayınlanmasını üstlendi. Türk Talebe Cemiyeti’nin başkanı olarak Avrupa kamuoyunda Mondros şartlarının olumsuzluğuna tepki yaratmak için uğraşlar vererek Osmanlı Devleti’nin haklarını savundu. O günlerde İzmir işgal edilince Türkiye’ye gideceğini öğrendiği bir İtalyan gemisine kaçak binip yurda döndü. Ulusal Kurtuluş Hareketi’ne katıldı. Kuşadası, Nazilli ve Aydın yörelerinde kurulan Kuva-i Milliye hareketlerinin örgütlenmesinde çalıştı. Osmanlı Meclisi Mebusanı’na İzmir milletvekili olarak seçildiyse de, Saracoğlu bu göreve katılmadı. Saracoğlu 1923’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne İzmir Mebusu olarak girdi. Fethi Okyar kabinesinde Maarif Vekili, İnönü’nün 3 ve 4. hükümetlerinde Adliye Vekili, ve 12’nci Refik Saydam hükümetinde Hariciye Vekili olan Mehmet Şükrü Saracoğlu, 1942 yılında Refik Saydam’ın ölümü üzerine İnönü tarafından 9 Temmuz 1942 günü başkanlığa atanarak hükumeti kurmakla görevlendirildi. Fethi Okyar hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Saracoğlu 1926’da Yunanlılarla kurulan Mübadele Komisyonu’na başkanlık etti. Başbakanlığına kadar kurulan bütün hükümetlerde görev aldı. Bu hükümetlerde Maliye, Adliye ve Hariciye vekilliklerinde bulundu. Saracoğlu’nun 1932 yılında Paris’te Osmanlı borçlarının ödeme koşullarının saptanması görüşlerini Türkiye adına yürütürken görüyoruz. 1933’de bir antlaşma ile bu konuyu başarıyla ve batılı gözlemcilerin hayranlığı içinde bitirirken izliyoruz. Saracoğlu’nun devlet adamlığı vitrinini süsleyen en değerli ve liyakatinin zirvesine vardığı bu anlaşma ile genç Türkiye Cumhuriyeti’nin maliyesi soluk aldı. Genç Cumhuriyet’in devlet organlarının kurumlaşmasında da emeği geçen Saracoğlu, bakanlıkları sırasında avukatlık, hakimlik İcra İflas Kanunlarını hazırlamış ve çıkartmış iş esasına dayalı cezaevlerinin oluşmasını ve ilk örnek olarak İmralı’nın kuruluşunu sağlamıştır. Barem ve Emeklilik kanunları da Saracoğlu’nun zamanında oluşturulmuştur. Refik Saydam’ın ölümü sonrasında Başbakan olan Saracoğlu, bu döneminde de Cumhuriyet döneminin bütünsellik taşıyan seçim yasasını iki dereceli olarak hazırladı ve çıkarttı. Saracoğlu istifa ederek Başbakanlığı Recep Peker’e devrettikten sonra 1 Kasım 1948 ve 22 Mayıs 1950 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yaptı. 1950 seçimlerinde parlamentoya giremeyen Saracoğlu siyaseti bıraktı. Saracoğlu, 27 Aralık 1953’de İstanbul’da vefat etti. Şükrü Saracoğlu ayrıca 17 yıl boyunca Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanlığını yapmıştır. 22 Temmuz 1998 yılında alınan kararla Fenerbahçe Stadı'nın adı Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu olarak değiştirilmiştir.
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
Roberto Carlos



Gerçek adı Roberto Carlos da Silva olan futbolcu, 10 Nisan 1973'te São Paulo, Brezilya'da doğdu. Futbola ilk adımını 1990 yılında Sao Paulo bölgesi takımlarından Araras'ta atan Carlos, 14 yaşındayken A Takım'a yükseldi. 16 yaşında Brezilya'nın yirmi yaş altı Milli Takımı’na giren Roberto, 18 yaşında ise Palmeiras takımında yıldızı parladıktan sonra milli takıma geçti. Başarılı oyunuyla dikkat çeken oyuncu, daha sonra Avrupa'nın en büyük kulüplerinden biri olan Inter Milan'a transfer oldu.

Inter Milan'da ön libero olarak görev alan Carlos, geçirdiği başarılı sezondan sonra onbir yıl boyunca formasını giyeceği Real Madrid'e transfer oldu. Bu Real Madrid'in tarihinde bir ilkti. Zira hiçbir yabancı oyuncu bu kadar uzun süre görev almamıştı. 2 Ağustos 2005'te İspanyol vatandaşlığı da alan oyuncu bu sayede Real Madrid’te Avrupalı futbolcu statüsünde forma giymeye başladı ve takımının da açılan kontenjan ile milli takımdan arkadaşı Robinho’yu almasını sağladı.

2006-2007 sezonunda Fabio Capello’nun Real Madrid’in başına gelmesiyle kulüpten ayrılacağına kesin gözüyle bakılan Roberto Carlos’un bu sezonda oyunda kalma süresinde düşüş gözlendi. Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münih ile yapılan maçta Roy Makaay’ın kaydettiği ve turnuvanın en erken golü olan sayıda, hatası olduğu gerekçesiyle eleştirilere maruz kaldı.

Roberto Carlos, 9 Mart 2007’de yaptığı açıklamada sayısız başarılara imza attığı Real Madrid ile kontrat yenilemeyeceğini duyurmasının ardından 6 Haziran 2007'de Fenerbahçe'ye trasnfer oldu.

Her zaman taraftarıyla yakın ilişkiler kuran Carlos, sol kanatın sayılı isimlerinden biri olduğunu sayısız kez kanıtlamıştır. Bir defans oyuncusu olmasına rağmen agresif futbolu benimsemiş, hızı, temposu, tekniği, ani deparları, atağa katkısı, attığı serbest vuruş golleri, isabetli ortalar ve uzak mesafe golleriyle akıllarda yer etmiştir.

Başarıları

1993 Brezilya Ligi Palmieras ile
1996 Olimpiyat Oyunları Bronz Madalya Brezilya ile
1997 İspanya Ligi Real Madrid ile
1997 Copa América Brezilya ile
1998 UEFA Şampiyonlar Ligi Real Madrid ile
1998 Kıtalararası Kupa Real Madrid ile
1998 FIFA Dünya Kupası İkinciliği Brezilya ile
1999 Copa América Brezilya ile
2000 UEFA Şampiyonlar Ligi Real Madrid ile
2001 İspanya Ligi Real Madrid ile
2002 UEFA Şampiyonlar Ligi Real Madrid ile
2002 UEFA Süper Kupa Real Madrid ile
2002 Kıtalararası Kupa Real Madrid ile
2002 FIFA Dünya Kupası Şampiyonluğu Brezilya ile
2003 İspanya Ligi Real Madrid ile
2007 İspanya Ligi Real Madrid ile
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
Kobe Bryant



Kobe Bean Bryant, 23 Ağustos 1978�de Philadelphia, Pennsylvania�da eski Philadelphia 76ers oyuncusu ve halen Los Angeles Sparks takımının antrenörü olan Joe �Jellybean� Bryant ve Pam Bryant'ın en küçük ve tek erkek çocuğu olarak (iki kız kardeşinin isimleri Shaya ve Sharia�dır) dünyaya geldi. Ailesi ismini, Japonya�nın Kobe şehrinde bir restoran menüsünde gördükleri meşhur biftekten etkilenerek koydu.

Bryant 6 yaşındayken, babasının İtalya�daki bir takımda oynamaya başlaması üzerine, oraya yerleştiler. Buradayken AC Milan takımına ilgi duyan ve futbol oynamaya başlayan Bryant ve ailesi, 1991�de Philadelphia�ya geri döndüler. Bir keresinde �İtalya�da kalsaydım, futbola devam edip profosyonel olurdum� açıklamasını yapan 1.98 m. boyundaki Bryant, Philadelphia�daki Lower Merion Lisesi�nde basketbolda müthiş bir başarı yakaladı ve ulusal boyutta ün kazandı. Kobe Bryant, 17 yaşındayken girdiği SAT sınavından 1080 aldı ve iyi bir koleje girmesine olanak varken, zor bir seçim yaparak direkt olarak NBA�e gitti.

Bryant, 1996 yılı NBA draftlarında Charlotte Hornets tarafından 13. sırada seçildi. Oyuncu seçimleri öncesinde yapılan hazırlık çalışmalarında, Bryant�ın potansiyelini farkeden ve �Bryant�ın çalışması bugüne kadar gördüklerim arasında en iyilerden biriydi� diyen Lakers genel menejeri Jerry West, daha sonra Vlade Divac ile Bryant�ın takasına aracılık etti.

Lakers�daki ilk sezonunda, diğer gardlar Eddie Jones ve Nick Van Exel�in arkasında, kenarda bekleyen Bryant, sınırlı sayıda dakika almasına rağmen yükseğe sıçrayabilmesi sayesinde 1997�deki smaç yarışmasını (Slam Dunk) kazanarak dikkatleri üzerine çekti ve bir hayran kitlesi edindi.

Lakers�daki ikinci sezonunda (1997-1998) daha fazla süre almaya başlayan ve yeteneklerini gösterme imkanı bulan Bryant, seyirci tarafından belirlenen NBA�in Yılın En İyi Altıncı Adamı Ödülü (NBA�s Sixth Man of the Year Award) oylamasında finale kaldı. Aynı zamanda o sezonki en genç All-Star ilk 5�inde bulundu.

Phil Jackson�ın Laker�s takımına antrenör olarak getirilmesinden sonra da yükselişi devam eden Bryant, NBA�in en iyi şutör gard�ları arasına girdi ve All-NBA, All-Star, ve All-Defensive (En İyi Defans Yapanlar) listelerine girerek kendini kanıtladı. Aynı zamanda Shaquille O'Neal ve diğer takım arkadaşlarıyla birlikte sergiledikleri başarılı performans sayesinde 2000, 2001 ve 2002�de üstüste NBA şampiyonluğunu elde ettiler.

Bryant, 2002-2003 sezonunun şubat ayında 40.6 ve tüm sezonda maç başına 30 sayı ortalamayla oynadı. Ayrıca maç başına 6.9 ribaund, 5.9 asist ve 2.2 top çalmayla kariyer rekorlarını kırdı. 50 galibiyet ve 32 yenilgiyle tamamladığı bu sezonun sonunda Lakers, Doğu konferansı yarı finallerinde, 6 maçla o yılın NBA şampiyonu olan San Antonio Spurs�e elendi.

2003-2004 sezonunda NBA efsaneleri Karl Malone ve Gary Payton ile anlaşarak kadrosunu iyice güçlendiren Lakers, bu kadrosuyla şampiyonluğu kazanmayı umuyordu. Fakat NBA finaline kadar yükseldikleri bu seride, Bryant�ın 22.6 sayı ve 4.4 asist ortalaması Lakers�a yetmedi. Detroit Pistons seriyi 5 baçta bitirdi ve şampiyon oldu. Şampiyon olunamamasının takımı karıştırması sonucunda ise O�Neil ve koç Phil Jackson takımdan ayrıldılar.

2003 yılı içerisinde Kolorado�lu Katelyn Faber tarafından tecavüzle suçlanan Bryant�ın, mart 2005�de Faber ile anlaşma yapması sonucunda iddialar düştü ama bu onun imajına gölge düşürdü. Bu dönemde takım arkadaşı Shaquille O�Neal ile de takımın başarısındaki en önemli oyuncu olma kavgası nedeniyle problemler yaşayan Bryant, kariyeri boyunca diğer takım arkadaşlarıyla da (örneğin takım otobüsü dışında arkadaşı Samaki Walker�ın yüzüne vurması) sorunlar yaşadı.

O�Neal�ın ayrılışından sonra 2004-2005 sezonunda takımın tartışılmaz tek lideri haline gelen Bryant için, bu sezon çok önemliydi. Kendisine yöneltilen iddilar nedeniyle imajı bozulduğundan, kötü oynaması halinde eleştirilerin artacağının farkındaydı.Lakers�ın 2003-2004 sezonunun da kritik edildiği The Last Season: A Team in Search of It�s Soul adlı kitapta, Phil Jackson�ın Kobe hakkında �koçluk yapılamayan bir oyuncu� şeklinde bir açıklaması yer aldı.

Jackson�ın takımdan ayrılmasından sonra yerine getirilen Rudy Tomjanovich�in de sağlık problemleri yaşaması takımın asistan koç Frank Hamblen�e emanet edilmesine neden oldu. Kobe 27.6 sayı ortalamasıyla ligin 2. skorer oyuncusu oldu fakat buna rağmen Lakers ilk kez playofflara kalamadı.

2005-2006 sezonu, Bryant�ın kariyeri için bir dönüm noktası oldu. Kobe ile yaşadığı geçmiş sorunlara rağmen koç Phil Jackson takıma geri döndü ve takım NBA playofflarına kalmayı başardı. Fakat playoffların ilk turunda Phoenix Suns�a 7 maçlık seri sonunda elenmelerinin yanısıra Kobe Bryant dizinden sakatlandı ve 2006 Fiba Dünya Basketbol Şampiyonası�na da katılamadı.

2005-2006 sezonunda 20 aralıktaki Dallas Mavericks maçında sadece 3 çeyrekte 62 sayı kaydetti. Maçın 4. çeyreğine girilirken skor Lakers: 62 - Dallas: 61 şeklindeydi. Şut süresinin 24 saniyeye indirilmesinden bu yana ilk defa böyle bir başarı geldi.

Bryant, 22 ocakta oynanan Toronto Raptors karşısındaki 122-104�lük zaferle biten karşılaşmada ise 81 sayı atarak, Lakers tarihinin bir maçta 71 sayıyla, en çok sayı atan oyuncusu olan Elgin Baylor�un rekorunu geçti. Bunun yanısıra NBA tarihine bir maçta 100 sayı atan Wilt Chamberlain�den sonra ikinci en fazla sayı atan oyuncu olarak geçti.

Ocak ayında Kobe 4 maç üst üste 45 sayının üzerinde sayı atarak 1964�ten beri bunu gerçekleştiren tek oyuncu oldu. Aynı ocak ayında, ortalama 43.4 sayı ile oynayan Bryant, NBA tarihinin, bir ayda ulaşılan en yüksek sayı ortalamaları listesinde 8. oldu. (Bu Chamberlain�den sonraki en yüksek ortalamadır.)

Sezon boyunca, oynadığı maçların 27�sinde 40 sayıyı geçen ve bir sezonda toplamda kaydettiği 2832 sayıyla Lakers tarihine adını yazdıran Bryant, sezon sonunda 35.4 sayı ortalaması ile NBA liginin sayı kralı oldu. (Bu Michael Jordan�ın 1986-87 sezonunda yaptığı 37.1 sayılık ortalamadan sonra en iyi NBA ortalaması.)

2006�da NBA�in En Değerli Oyuncusu Ödülü (NBA Most Valuable Player Award) oylamasında 4. seçildi. Steve Nash�in 1. seçildiği oylamada, Bryant 22 birincilik oyu aldı. (Bu 22 oy Bryant�ın kariyerindeki en yüksek birincilik oyu.)

27 yaşında, 16.000 sayıya ulaşan en genç oyuncu ünvanını alan Bryant, 16 Ocak 2006�da oynanan Miami Heat-Los Angeles Lakers karşılaşması öncesinde O�Neal ile el sıkıştı ve aralarındaki soğukluğu giderdiler.

Önce Adidas�la yüksek bir fiyata 4 yıllık bir reklam anlaşması imzalayan Bryant, daha sonra da Nike ile 45 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı ve Nike reklam filmlerinde oynadı. Nintendo 64 ve Playstation NBA Live oyunlarında yer alan Bryant, Chi Sah adlı Rap grubunun da üyesi. Aynı zamanda İtalya�da da rap yapan Kobe�yi grup arkadaşları �Eight-Man Kobe-One-Kenobie� şeklinde çağırıyorlar.

8 olan forma numarası, Adidas ABCD kamp numarası olan 143�ün 1+4+3=8 şeklinde toplanmasıyla oluşan Bryant, 2006-2007 sezonu öncesi TNT kanalına yaptığı açıklamada forma numarasını, kariyerinin ikinci yarısına başlarken daha önce lise forma numarası da olan 24 ile değiştireceğini açıkladı.

Kasım 1999�da albüm çalışmaları için gittiği binada (Kobe Bryant�ın bu albümü yayınlanmadı.) 17 yaşındaki dansçı Vanessa Laine ile tanışan Bryant, Huntington Beach, Kaliforniya�daki Marina Lisesi�nde okuyan Laine ile 6 ay sonra mayıs 2000�de nişanlandı.

Yaklaşık bir yıl sonra 18 Nisan 2001�de Dana Point, Kaliforniya�da evlenen çift düğünlerine sadece 12 konuk çağırdılar. Laine�in afrika asıllı olmaması ve evlenmek için çok genç yaşta olmaları nedeniyle düğüne karşı çıkan ailesinin yanısıra, takım arkadaşları da bu düğüne katılmadılar. Ailesi ile arasındaki sürtüşmeler, çiftin 19 Ocak 2003�de Natalia Diamonte adını verdikleri bir kız çocuğu sahibi olmalarıyla azaldı. Laine�in 2005 ilkbaharında bir çocuk düşürmesinin ardından çiftin, 1 Mayıs 2006�da ikinci kız çocukları Gianna Maria-Onore dünyaya geldi.

Kariyerindeki Başarılar

3 defa NBA şampiyonluğu:2000-2001-2002

8 defa NBA All-Star 1998-2000-2001-2002-2003-2004-2005-2006 ( 1999 yılında lokavt nedeniyle All-Star maçı yapılmadı.)

NBA All-Star maçı 2002 MVP(en değerli oyuncu)

NBA 2006 sayı kralı(35.4)

8 kere All-NBA seçiminde 2002, 2003, 2004, 2006 da ilk takıma 2000, 2001 de ikinci takıma, 1999,2005 yıllarında üçüncü takıma seçildi.

6 kere All-Defensive kategorisinde(en iyi defansif takım) 2000,2003,2004,2006 da birinci takıma 2001,2002 yılında ikinci takıma seçildi.

2 kere NBA normal sezon sayı lideri 2003(2461 sayı) 2006(2832 sayı)

1997 yılında NBA en iyi ikinci çaylak takımına seçildi.

1997 yılında NBA smaç şampiyonu oldu.
 
Kayıt
12 Temmuz 2007
Mesajlar
4.360
Beğeniler
0
Zuhal Olcay


10 Ağustos 1957’de İstanbul’da dünyaya geldi. Berber olan babası Cevat İşanç ve ev hanımı annesi Süheyla İşanç'ın tek çocuklarıydı. Çocukluğu aynı zamanda doğduğu yer de olan Üsküdar’da geçti. İlköğretimini Halil Rüştü İlkokulu'nda tamamladıktan sonra Üsküdar Kız Lisesi'ne kaydoldu. Zuhal Olcay, daha sonraları, kendisiyle yapılan bir röportajda, çocukluğu hakkında sorulan bir soruya; “Ailenin tek çocuğu olduğum için kardeşi olan yaşıtlarımı çok kıskanırdım. Tek olmak ailede tüm sevgileri kazanma adına avantajdır ama paylaşma olayı olmadığı için de dezavantajdır. Benim için sıkıntılı bir mutluluktu tek çocuk olmak. Bunun dışında orta halli ama sıcak bir aile içinde büyüdüm.” cevabını verecekti.

Olcay, sanatçı bir aileden geliyordu. Zira büyük teyzesi konservatuarda piyano öğretmeniydi. Diğer iki teyzesinden biri de devlet tiyatrosu sanatçısıydı. Kuzenleri ve eniştesi de konservatuar eğitimi gördükleri için, Olcay sanata kayıtsız kalmadı ve Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümüne kaydoldu.

1976 yılında, mezuniyetinin hemen ardından, sınıf arkadaşı Selçuk Yöntem'le evlendiğinde henüz 19 yaşındaydı Zuhal Olcay. 3 yıl süren evliliğinin boşanmayla sonuçlanmasından ardından, İzmirli işadamı Zafer Olcay'la tanıştı ve İzmir’e yerleşti. İzmir Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk yapmaya başlayan oyuncu, ikinci evliliğini Zafer Olcay’la yaptı. 1981 yılında kızı Ceren Olcay dünyaya geldi.

1983’ten itibaren çeşitli televizyon yapımlarında rol alan Olcay, ilk televizyon filmi Sönmüş Ocak için kamera önüne geçti. 1985 tarihli TV dizisi Parmak Damgası’yla adından bahsettirmeye başlayan oyuncu, tiyatroda da oyunculuk yapmaya devam ediyordu.

1986’da Martı adlı tiyatro oyunundaki performansıyla, Avni Dilligil Tiyatro Ödülü'ne layık görülen sanatçı, 1988 yılında İrma karakterini canlandırdığı “Balkon” adlı oyundaki başarısıyla da Ankara Sanat Ödülü’nün sahibi oldu. Olcay’ın tiyatro kariyerindeki bu önemli yükseliş, ününü pekiştirdi. Ancak yetenek alanı oyunculukla sınırlı olmayan Zuhal Olcay, 1989 yılında Evita Müzikali’nde Eva Peron’u canlandırdığında, şarkıcılığıyla dikkatleri üzerine çekti. Olcay’ın müzikal yolculuğunu başlatan Evita müzikalinin ardından, “Dünden Sonra, Yarından Önce” filmi geldi. Film, Olcay’ın seslendirdiği aynı adlı şarkıyla büyük ilgi topladı.

1987 yılında Zafer Olcay’dan boşandı.

1989’da “Sahte Cennete Veda” filmindeki rolü, başarısını ülke sınırları dışına taşıdı ve sanatçıya Almanya’da yapılan, Altın Film Şeridi festivalinde “En İyi Kadın Oyuncu Ödülü”nü kazandırdı.

1990 yılında, oyuncu Haluk Bilginer ile birlikte Tiyatro Stüdyosu’nun kurucuları arasında yer aldı ve Aldatma, Kankardeşler, Histeri, Balkon gibi oyunlarda başrol üstlendi. Aynı yıl ilk albümü “Küçük Bir Öykü” yayınlandı.

Olcay, 1992’de, Haluk Bilginer’le Londra’da yapılan törenle dünya evine girdi. Aynı yıl Hollywood yapımı olan “indiana-jones” filminde eşiyle birlikte rol alan Olcay, Halide Edip karakterini canlandırdı.

Siyasetle de yakından ilgilenen Zuhal Olcay’a, Bakırköy Belediye Başkanı Adaylığı teklif edildi.

Sanatçı 1993’te, “İki Çift Laf” albümünü, 1996’da “Oyucu” albümlerini yayınladı.

1997 yılı Zuhal Olcay’a yeni bir ödül daha getirecekti. “80. Adım” filminde canlandırdığı Lerzan karakteriyle, sinema yazarları ve eleştirmenlerince “En İyi Kadın Oyuncu” ödülüne layık görüldü.

Vedat Sakman ve Bülent Ortaçgil gibi önemli müzisyenlerle çalışan Zuhal Olcay, 1998’de “İhanet” isimli bir albüm daha çıkardı.

1996’da, Tiyatro Stüdyosu’nun yanmasından 3 yıl sonra, 1999’da, Haluk Bilginer ile birlikte Oyun Atölyesi'ni kurdu. Olcay, Oyun Atölyesi’nde sahnelenen “Dolu Düşün Boş Konuş” adlı oyundaki rolüyle Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde, "Komedi Dalında En İyi Kadın Oyuncu" ödülünün sahibi oldu.

Zuhal Olcay'ın Haluk Bilginer ile olan evliliği 2004 yılında sona erdi.

İki bölümden oluşan ve “Başucu Şarkıları” adını verdiği albümlerden, ilkini 2001’de, ikincisini ise 2005’te yayınladıktan sonra, Cengiz Onural’la birlikte çalıştığı “Hiçbir Yerde” müzik marketlerde yerini almıştır.

Aldığı Ödüller

• 2. Ankara Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Dünden Sonra Yarından Önce)

• 21. Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (İhtiras Fırtınası)

• 22. Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Amansız Yol)

• 3. Ankara Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Medcezir Manzaraları)

• 1989 Altın Film Şeridi - Almanya En İyi Kadın Oyuncu (Sahte Cennete Veda)

• 6. Ankara Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Bir Sonbahar Hikayesi)

• 21. İstanbul Uluslararası Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Hiçbir Yerde)

• 6. Gökçeada Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Hiçbir Yerde)

• 1997 SİYAD Sinema Yazarları Derneği En İyi Kadın Oyuncu (80. Adım)

• 8. Adana Altın Koza Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Bir Sonbahar Hikayesi)

• 10. Uluslararası İskenderiye Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Bir Sonbahar Hikayesi)

• 7. Adana Altın Koza Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (İki Kadın)

• 1993 ÇASOD (Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği) En İyi Kadın Oyuncu (İki Kadın)
 
Kayıt
22 Mayıs 2007
Mesajlar
5.014
Beğeniler
0
burası tartışma alanı değil !!!

birsonraki tartışma içerikli yazı yazan kişi bu foruma tarafımca uyarı alacaktır.
 
Kayıt
20 Mayıs 2008
Mesajlar
1.384
Beğeniler
0
Ceza
- Resim Silinmiş.
Ceza, gerçek adı Bilgin Özçalkan 31 Aralık 1977, Üsküdar doğumlu

Rap müziğe olan ilgisi ilkokul yıllarında sıra arkadaşından ödünç aldığı kasetlerle başladı. Daha önce Fatalrhymer lakabını kullanan Ceza, katıldığı hiphop partilerinde ve freestyle rap yarışmalarında birinci olduktan sonra diğer yarışmacılar tarafından "Cezamız" olarak çağrılınca, lakabını Ceza olarak değiştirdi.

Röportajlarında kendisine Neyzen Tevfik'i örnek aldığını söyler.Sistemi ve hasımlarını eleştiren ağır sözleri ile dikkati çekmiştir. Eleştirdiği hasımları arasında Kıraç, Sagopa Kajmer , Kolera yer alır. Şarkılarında bunu dile getirmiştir."Festivaller özgürlük barış demekti ne oldu? İnsanoğlu İstanbul'da bu kuralı bozdu." Bu sözleri Rock'n Coke konserinde Ceza sahnedeyken Kıraç diye bağrılması sonucu yazmıştır. Ayrıca Mürekkep Doldurum adlı şarkısında ise Sagopa ve Kolera'ya diss atmıştır. Sagopa Kajmer, kendisine ve eşi Kolera'ya küfretmesi üzerine Ceza'yı mahkemeye vermiştir.

Gençlik yıllarında, çeşitli projelerde yer alan Ceza,1996 yılında U.C.S adında ilk grubunu kurdu ve ilk denemesini gerçekleştirdi. Daha sonra gruptan ayrıldı ve solo çalışmalarına başladı. 1997 yılında "Benim Adım Ceza" adlı parçasıyla yeraltında yerini aldı. 1998 yılında Dr. Fuchs ile bir araya gelerek Nefret'i kurdu. Daha sonra kendi çabalarıyla yaptıkları deneme kayıtları sonrasında Yeraltı Operasyonu isimli toplama Türkçe Rap albümünde yer aldılar.Yeraltı Operasyonu'nda en çok ilgi çeken grup olan Nefret, kısa bir süre sonra Hammer Müzik ile anlaşarak ilk albümü Meclis-i Ala İstanbul'u yayımladı. Albümün hit parçası İstanbul için çekilen video klip birçok yerel ve ulusal televizyon kanalında yayınlandı. Albüm sonrası Türk ve Yabancı basından olumlu eleştiriler alan Nefret; H2000, J&B Dance Festivali ve Avrupa Müzik Festivali gibi büyük organizasyonlarda sahne aldı. Meclis-i Ala İstanbul albümleri Hammer Müzik’in distribütörleri tarafından Türkiye ile aynı anda Avrupa’da da piyasaya sürüldü. Özellikle Türkçe Rap’in büyük ilgi gördüğü Almanya’da, Türkiye’den çıkan bir grup için yüksek bir satış rakamına ulaştı.

İkinci albümleri Anahtar için İstanbul’da Digital Mix stüdyosunda kayıda giren Nefret, çalışmalarını 2001 yılının Temmuz ayında tamamladı. Cartel grubundan Erci E, Wu Tang Clan için yaptığı düetler ile büyük isim yapan Bektaş, Megalomaniax grubundan Kader K ve Gerçek Kal albümüyle adından söz ettiren Fresh B’nin de konuk olduğu albümde scratchler Almanya’nın ünlü DJ’leri DJ Rocky ve DJ Ness tarafından atıldı.

Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ve Dr. Fuchs’un ani şekilde askere gitmesi sonucu istenilen promosyonun yapılamamasına rağmen Anahtar çok yüksek bir satış rakamına ulaştı ve Nefret’in Türkiye’nin en çok satan ve Dünya’da en çok tanınan Türkçe rap grubu olmasını sağladı.

Ceza'nın Sagopa Kajmerin 2001 yilinda 'İhtiyar Heyeti' adını taşıyan albümünde featleri var, 2001, terror damlaları, saltanatın hakimleri, 1 dakika.

Dr. Fuchs’un askere gitmesinin üzerine, Ceza uzun süredir üzerinde çalıştığı, solo albüm projesine hız verdi. Prodüktör olarak Silahsız Kuvvet’ten DJ Mic Check’i seçen Ceza, ilk solo albümü Med Cezir'in kayıtlarını Kuvvetmira ve Digitalmix stüdyolarında gerçekleştirdi.

Solo albüm çalışmaları devam ederken Türkiye’de pek çok konser veren Ceza, 2002’nin Mart ayında ilk yurtdışı konserini de İsveç’te gerçekleştirdi. İsveç’te yaşayan Türklerin yanısıra İsveç’li müzikseverlerinde yoğun ilgi gösterdiği konser çok başarılı geçti. Ceza, İsveç seyahatinde ayrıca İsveç’in en önemli hiphop gruplarından Fjarde Varlden ile birlikte bir parça kaydetti. Bu parça Fjarde Varlden’in Tamam adlı single’ında yeraldı ve İsveç’te CD ve LP olarak piyasaya çıktı.

Haziran 2002’de Med Cezir piyasaya çıktı. Albüme adını veren Med Cezir parçasına daha önce Levent Yüksel, Mirkelam gibi sanatçılara çektiği video kliplerle ünlenen yönetmen Murad Küçük tarafından profesyonel bir video klip çekildi. Klip müzik kanallarında dönerken, Ceza ayrıca ulusal kanallarda haber bültenlerine ve çeşitli televizyon programlarına konuk oldu. Tüm günlük gazeteler ve aylık dergiler özel röportajlarla yer verdiler.

Albüm sonrasında Türkiye’nin dört bir yanında konserler veren ve H2000, RockIstanbul gibi öenmli organizasyonlarda yer alan Ceza, ayrıca yurtdışında Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Belçika gibi ülkelerde sahne aldı.

Ceza, Mart ayında Mitsubishi Lancer için bir radyo reklamını seslendirerek tekrar gündeme geldi. Reklamın çektiği büyük ilgi üzerine devam bölümleride kaydedildi.

Ağustos 2004'te Rapstar adlı ikinci albümünü çıkardı. Albüm bir önceki albümlerinde olduğu gibi Hammer Müzik tarafından yayımlandı. Albümün prodüktörlüğüne ise DJ Mic Check getirildi. Ceza, bu albümde kız kardeşi Ayben, Fjarde Varlden, Dr. Fuchs, Sagopa Kajmer, Sahtiyan, Fuat gibi birçok rap sanatçısıyla düet yapmıştır. Bu albüm 150.000 satarak en çok satan albümler arasına girmeyi başarmıştır. 2005 yılında Fatih Akın'ın yönettiği İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek adlı filmde kendisini canlandırdı. Bu filmde Ceza, Holocaust adlı parçayı canlı olarak seslendirdi.

Üçüncü albümün hazırlıklarını yapan Ceza; Candan Erçetin, Mercan Dede ve Burcu Güneş’in albümleri içinde düetler kaydetti ve bu düetlerle de ses getirdi. Üçüncü albümünden önce Nisan 2006'da Hammer Müzik'ten "Feyz Al" isimli maxi single'ı ile tekrardan ilgileri üzerine çekerek çıkacak albüm hakkında da bize bilgi verdi.

Ve Yerli Plaka isimli üçüncü albümünü de 29 Ağustos 2006'da çıkararak büyük bir yükseliş gerçekleştirdi. 17 Parçalık bu albümde Sezen Aksu ile "Gelsin Hayat Bildiği Gibi" parçasını seslendirdi ve yükselişte bu parça da önemli bir rol oynadı. Albümde ayrıca yurtdısından Tech N9ne (ABD), Samy Deluxe (Almanya), Afrob (Almanya), Eko Fresh (Almanya), Killa Hakan (Almanya) gibi önemli isimler ile birlikte Türkiye'den de Ayben, Sahtiyan, Yener, Alaturka Mavzer, Mihenk Tası, Emre konuk olarak yer alıyor.

Münihte yapılan 2007 MTV EMA(Avrupa Müzik Ödülleri)da En iyi Türk Şarkıcısı dalında ödül kazanmıştır.Türkiyede ilk defa Mtv Ema grammysine sahip olan tek Türk ve rap şarkıcısı olarak Türk tarihine geçmiştir.

Şu sıralar ise Almanya'da Killa hakan ve Gekko ile birlikte çıkarmayı planladıkları 36 Kingz Kreuzberg adlı albüm için çalışmalarını sürdürüyor. Ceza müziğe başlamasının 10. yılı şerefine hayranlarına çok özel bir sürpriz yapmıştır.Ceza daha önce hiç bir yerde duymadığınız yeni parçalardan oluşan Evin Delisi adlı yeni bir maxi single hazırlayıp ve bu maxi single'ı internet üzerinden ücretsiz olarak hayranlarıyla paylaşmıştır. Ayrıca dergi ve televizyonlarda verdiği röportajlarda efsane grup Nefret'i Dr.Fuchs ile yeniden rap müzik dünyasına Nefret3 projesiyle kazandıracağını söylemiştir.
Diskografi
Ceza - Yerli Plaka

1 - Kemerini Bağla
2 - Yerli Plaka
3 - Gelsin Hayat Bildiği Gibi ft. Sezen Aksu
4 - Şaşkın Oğlan ft. Ayben
5 - Sen Oyna Dilber Remix
6 - Dark Places ft. TECH N9NE
7 - Orientjazz ft. Samy Deluxe, Afrob & Sahtiyan
8 - Efkar Perdesi
9 - Hadi Bize Bağlan ft. Eko Fresh,Killa Hakan,Summer Cem
10 - Fark Var
11 - Gece Gündüz Karışmaz
12 - Pusulam Yok ft. Alaturka Mavzer, Mihenk Taşı, Emre
13 - Önce Kendine Bak
14 - Gene Elde Mendil ft. Sahtiyan & Yener
15 - Acı Biber
16 - Hiza ve Nizam Yok
17 - Ne Benim




Ceza - Feyz Al (Maxi Single)

1 – Feyz Al
2 – Sen Oyna Dilber feat. Killa Hakan
3 – İt Dalaşı
4 – Feyz Al (Radio Edit)
5 – Feyz Al (Enstrümantal)



Ceza - Rapstar


1-Intro
2-Ben Ağlamazken
3-Holocaust
4-Rapstar
5-Bu Rap Muharebe feat. Fuat
6-Araturka Faslı
7-Sinekler ve Beatler feat. Sahiyan & Ayben
8-Panorama Harem
9-Anneme
10-Tamam feat. Fjarde Varlden
11-Sabah Bastı Geceyi (Savaş Çocukları Pt. 2)
12-Neyim Varki feat. Sagopa Kajmer
13-Fatalrhyme VIP
14-Aratekrar
15-Rudeboy vs. Bad Boy feat. Dr. Fuchs
16-Alaturka Çeşmesi
17-Hasat Zamanı
18-Buna Dur Dedi General
19-Araba
20-Panorama Harem Remix
21-Ben Ağlamazken Remix
22-Hasat Zamanı enstrümantel




Ceza - Medcezir

1-Med Cezir
2-Tek Bir İhtimal Var
3-Sokak Sanatı
4-Meclis-i Ala feat. Dr. Fuchs
5-Buz Dağları
6-Anladınmı Derdimi Bu….
7-Savaş Çocukları
8-Kalbim, Rapim, Nefretim, Cezam
9-Komedyenler İşbaşında feat. Dj Funky C
10-Ceza Sahası
11-Kalbim Reosta feat. Sirhot
12-Dejavu
13-Açık Arttırma





Nefret - Anahtar

1-Intro
2-Anahtar feat. Sirhot
3-Kapılar Kapandı
4-2. Şok feat Erci E
5-Interlude
6-Haram Dünyası
7-Doğru Olan Zordur feat. Ayben
8-Pop Pop feat. Bektaş & Kader K.
9-Şahi
10-Herif Manyak
11-Hep Hiphop
12-Interlude
13-Yalan Rüzgarı feat. Sirhot & Fresh B.
14-Dokuz Köy
15-2. Şok (Remix) feat. Erci E & Sirhot
16-Anahtar (Remix)
17-Anahtar




Nefret - İstanbul


1-Intro
2-Yeraltında Yaşamak
3-Doğanın Kanunu
4-İstanbul
5-Radyo Röportajı
6-Dünya ve Para
7-Kılıcın Ruhu
8-Yürü ve Dinle
9-İntihar
10-Bu Benim Dünyam
11-Nefret Sineması
12-Önüne Bak
13-Hiphop bir bomba
14-Yeter Artık
15-Beat Box Show
16-İstediklerim ve Yapamadıklarım 17-Yüzyüze
18-Outro





Silahız Kuvvet - İhtiyar Heyeti

1-Heyetinto (Kuvvet Senaryo 2) (2001)
2-2001 feat. Ceza & Sahtiyan (2001)
3-Ekinoks (2001)
4-Buralarda Ayaz Var (2001)
5-Gunah Tohumlari (Tabulari Yikan Adam)(2001)
6-Bir Dakika feat. Ceza, Sahtiyan, Mista Brown (2001)
7-Cenneti Sordum Yitirdiklerime (2001)
8-İki Dinle Bir Sus (2001)
9-Melodrama feat. Sahtiyan (2001)
10-Bir Savaş Bin Ölü (2001)
11-Benim İnim Hiphop feat. Mista Brown (2001)
12-Rap Eyleme (2001)
13-Güneşimden Çekil (2001)
14-Ar Gelir Yakın (2001)
15-Saltanatın Hakimleri feat. Ceza (2001)
16-Dünya Koca Mekan (2000)
17-Teror Damlalari feat. Ceza (2001 Version) (2001)
18-Localistik Sömürü (2001)





Silahsız Kuvvet - Sözlerim Silahım

1-Kuvvet Senaryo (1999)
2-Kıyamet Alameti (1998)
3-Katil Senfoni (1998)
4-Gerçekleri Gör (Rotalarım Şaştı) (1998)
5-Acımasız Yaşam (1998)
6-Kuytu Köşeler (1998)
7-Durum Beter Artık Yeter (1998)
8-Gözegöş Dişediş (1999)
9-Bu yaka (Bombala) (1998)
10-Vahşet kapında (1998)
11-Pes Etmek Yok teslim Olmak Yok (1998)
12-İnkar Boşuna (Yaşam Denen Komedi) feat. Ceza (2000)
13-Duman (Çek İçine) (1997)
14-Sözlerim Silahım (1998)
15-Beyaz Ölüm (Kara Vatan) Feat. Jay One (1998)
16-Doğ ve Yaşa (1998)
17-Tek Başına Dimdirek Yaşa (1999)
18-Olacak Dostum (1998)
19-Kotulere Teslim Oluyor Insan feat. Sozlu Taarruz (1999)
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Kayıt
27 Nisan 2007
Mesajlar
7.427
Beğeniler
0
Şehir
In Dem Kampus
382px-Leonardo_self.jpg


Leonardo Da Vinci

(d. 15 Nisan 1452 - ö. 2 Mayıs 1519)

İtalyan Rönesans mimarı, müzisyen, anatomist, mucit, mühendis, heykeltıraş, geometrici ve ressamdır. 8O 8O :o

En tanınmış yapıtları Mona Lisa (1503 - 1507) ve Son Yemek’tir (1495 - 1497).

Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız sanat yapıtlarıyla değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biridir.

Yaşamı
Leonardo, genç bir noter olan Ser Piero da Vinci'nin ve muhtemelen bir çiftçi kızı olan Caterina'nın evlilik dışı çocuğu olarak İtalya'da, Floransa kentine bağlı Vinci kasabası yakınlarındaki Anchiano'da dünyaya geldi. Avrupa'daki modern isimlendirme kurallarının yerleşmesinden önce dünyaya gelmişti. Bu yüzden tam ismi, "Vincili Piero'nun oğlu Leonardo" manasına gelen "Leonardo di Ser Piero da Vinci"dir. Eserlerini "Leonardo" ya da "Io, Leonardo (Ben, Leonardo)" olarak imzalamıştır.

Somut kanıtlar bulunmasa da, Leonardo’nun annesi Caterina'nın, babası Piero'ya ait Ortadoğulu bir köle olduğu tahmin ediliyor. Babası, Leonardo’nun doğduğu yıl, Albiera adındaki ilk eşi ile evlendi, Caterina ile ise hiçbir zaman evlenmedi.

Leonardo’ya bebekliğinde annesi baktı, ancak birkaç yıl sonra annesi başka biriyle evlendirilerek komşu kasabaya yerleşince, babasının nadiren uğradığı büyükbabasının evinde yaşamaya başladı; arada sırada Floransa’ya babasının evine giderdi. Babasının ilk eşinden çocuğu olmadığı için aileye kabul edilmişti ama hiçbir zaman meşru bir çocuk olarak görülmedi ve amcası Francesco dışında ailedeki kimseden sevgi görmedi.



Andrea del Verrocchio

14 yaşına kadar Vinci’de yaşayan Leonardo, büyükanne ve büyükbabasının ardı ardına ölmesi üzerine 1466’da babası ile birlikte Floransa’ya gitti. Evlilik dışı çocukların üniversiteye gitmesi yasak olduğundan üniversite öğrenimi görme şansı yoktu. Küçük yaştan itibaren çok güzel çizimler yapan Leonardo’nun resimlerini babası, dönemin ünlü ressam ve heykeltıraşı Andrea del Verrocchio'ya gösterince, Verrochio onu çırak olarak yanına aldı. Leonardo Verrocchio'nun yanında Lorenzo di Credi ve Pietro Perugino gibi ünlü sanatçılarla çalışma fırsatı buldu. Atölyede sadece resim yapmayı değil, lir çalmayı da öğrendi.

Floransa’yı 1482’de terkederek Milano Dükü Sforza’nın hizmetine girdi. Dükün hizmetine girebilmek için köprüler, silahlar, gemiler, bronz, mermer ve kilden heykeller yapabileceğini anlattığı ancak göndermediği mektubu bütün zamanların en olağanüstü iş başvurusu sayılır.

Leonardo, 1499’da şehir Fransızlar tarafından alınıncaya kadar 17 yıl boyunca Milano Dükü için çalıştı. Dük için sadece resim ve heykeller yapmak, festivaller organize etmekle uğraşmadı, aynı zamanda bina, makine ve silah tasarımları yaptı. 1485 - 1490 yıllarında doğa, mekanik, geometri, uçan makinelerin yanısıra, kilise, kale ve kanal yapımı gibi mimari yapılar ile ilgilendi, anatomi çalışmaları yaptı, öğrenciler yetiştirdi. İlgi alanı o kadar genişti ki, başladığı çoğu işi bitiremiyordu. 1490 - 1495 yıllarında çalışmalarını ve çizimlerini deftere kaydetme alışkanlığı geliştirdi. Bu çizimler ve defter sayfaları, müzeler ve kişisel koleksiyonlarda toplanmıştır. Bu koleksiyonculardan birisi de Leonardo’nun hidrolik alanındaki çalışmalarının el yazmalarını toplayan Bill Gates’dir.

1499’da Milano'yu terkeden ve yeni bir koruyucu (hami ) aramaya başlayan Leonardo, 16 yıl boyunca İtalya’da seyahat etti. Pek çok kişi için çalıştı, çoğu eserini yarım bıraktı.

İnsanlık tarihinin en iyi resimlerinden birisi kabul edilen Mona Lisa için 1503’te çalışmaya başladığı söylenir. Bu resmi tamamladıktan sonra hiç yanından ayırmamış, tüm seyahatlerinde yanında taşımıştı. 1504’te babasının ölüm haberi üzerine Floransa’ya döndü. Miras hakkı için kardeşleri ile mücadele etti ancak çabası sonuçsuz kaldı. Ancak çok sevdiği amcası tüm varlığını ona bıraktı.

1506 yılında Leonardo, bir Lombardiya aristokratının 15 yaşındaki oğlu olan Kont Francesco Melzi'yle tanıştı. Melzi, hayatının geri kalanında onun en iyi öğrencisi ve en yakını oldu. 1490’da 10 yaşında iken korumasına aldığı ve Salai adını verdiği genç de 30 yıl boyunca onunla beraber olmuş, ancak öğrencisi olarak bilinen bu genç hiçbir sanatsal ürün üretmemişti.

1513 - 1516 arasında Roma’da yaşadı ve Papa için geliştirilen çeşitli projelerde yer aldı. Anatomi ve fizyoloji alanında çalışmaya devam etti ancak Papa, kadavralar üzerinde çalışmasını yasakladı.



Leonardo Da Vinci'nin ölümü

1516’da koruyucusu Giuliano de' Medici’nin ölümü üzerine Kral 1. Francis’ten Fransa’nın baş ressam, mühendis ve mimarı olmak üzere davet aldı. Paris’in güneybatısında, Amboise yakınlarındaki Kraliyet Sarayı’nın hemen yanında kendisi için hazırlanan konağa yerleşti. Leonardo'ya büyük hayranlık duyan kral, sık sık ziyarete gelir ve sohbet ederdi.

Sağ koluna felç inen Leonardo da Vinci, resimden çok bilimsel çalışmalara ağırlık verdi. Kendisine dostu Melzi yardımcı olmaktaydı. Salai ise Fransa’ya geldikten sonra onu terketmişti.

Leonardo 2 Mayıs 1519’da Amboise’daki evinde 67 yaşında öldü. Kralın kollarında can verdiği rivayet edilir, ancak, 1 Mayıs günü kralın bir başka şehirde olduğu ve bir gün içinde oraya gelemeyeceği bilinmektedir. Vasiyetinde mirasının esas bölümünü Melzi’ye bıraktı. Amboise'daki Saint Florentin Kilisesi’nde toprağa verildi.

Özel yaşamı

Leonardo, özel yaşantısını gizli tutmuştur. Fiziksel temastan hoşlanmadığı iddia edilir: “Üreme faaliyeti ve bununla bağlantılı olan her şey o kadar iğrençtir ki insanlar hoş yüzler ve duygusal eğilimler de olmasa kısa sürede yok olacaktır” sözü daha sonra Sigmund Freud tarafından analiz edilmiş ve Freud, Leonardo’nun “frijit” olduğuna hükmetmiştir.

1476 yılında, sevgilisi Verrocchio ile birlikte yaşarken 17 yaşındaki model Jacopo Saltarelli ile sodomist ilişki kurduğu gerekçesiyle adı bilinmeyen bir kişi tarafından suçlanmıştır. İki ay süren soruşturma sonucu, Leonardo’nun babasının saygın konumuna da bağlı olarak hiç şahit bulunamamamsı nedeniyle dava düşmüştür. Bu olayın ardından Leonardo ve arkadaşları Floransa’daki “Gecenin Bekçileri” isimli örgüt tarafından bir süre takip edilmiştir. (Gecenin Bekçileri'nin İtalya’da Rönesans döneminde kurulan ve sodomizmin bastırılmasına yönelik faaliyet gösteren bir örgüt olduğu Podesta’nın yasal kayıtlarında da yer almaktadır)



Leonardo'nun hizmetçisi ve asistanı l Salaino'nun anonim bir ressam tarafından çizilmiş portresi (1495)

Salai” veya “il Salaino” takma adlarıyla da bilinen Gian Giacomo Caprotti da Oreno Giorgio Vasari tarafından “Leonardo’nun büyük keyif aldığı harika kıvırcık saçları olan ışıltılı ve güzel genç” olarak tanımlanmıştır. Il Salaino, 1490 yılında henüz 10 yaşındayken Leonardo’nun evinde hizmetçiliğe başlamıştır. Leonardo ve il Saliano arasındaki ilişki “kolay” olarak değerlendirilmez. 1491 yılında Leonardo il Salaino’yu “hırsız, yalancı, inatçı ve pisboğaz” olarak nitelendirmiş ve onun için “Küçük Şeytan” benzetmesini yapmıştır. Yine de, il Salaino 30 yıl boyunca yoldaşı, hizmetçisi ve asistanı olarak Leonardo’nun hizmetinde kalmıştır. Leonardo, il Salaino'yu "Küçük Şeytan" olarak çağırmaya devam etmiştir. Leonardo’nun sanatçı defterlerinde çıplak olarak çizilen il Salaino yakışıklı ve kıvırcık saçlı bir ergen olarak tasvir edilir.

1506 yılında Leonardo, 15 yaşındaki Kont Francesco Melzi ile tanışır. Melzi, Leonardo’nun kendisine karşı hislerini bir mektubunda “a sviscerato et ardentissimo amore” (çok ihtiraslı ve fazlasıyla yakıcı aşk) olarak nitelendirmiştir. il Salaino bu yıllarda Melzi’nin sürekli olarak Leonardo’nun yanında olmasını kabullenmek zorunda kalmıştır. Melzi, Leonardo’nun önce öğrencisi sonra da hayat arkadaşı olmuştur.Ayrıca Leonardo Da Vinci; Fransa'nın, kuruluşu çok eskilere dayanan (1099 M.S.) Sion Tarikatı'na 1510-1519 yılları arasında üstatlık (Başkanlık) yaptığı bilinmektedir.

Her iki ilişki de Leonardo’nun zamanında Floransa’da yaygın olan erotik usta-çırak ilişkisine bir örnektir. Bu iki ilişkisinin yanısıra Leonardo’nun Cesare Borgia ve Niccolò Machiavelli ile de “dostluktan öte” bir ilişki yaşadığı iddia edilmektedir.

Leonardo’nun genç erkeklere olan ilgisi 16. yüzyılda da tartışma konusu olmuştur. 1563’te Gian Paolo Lomazzo tarafından yazılan “Il Libro dei Sogni”de (Düşler Kitabı) yer alan “l’amore masculino”daki (erkek aşkı) kurmaca bir diyalogda, Leonardo başkahramanlardan biri olarak yer almış ve “Biliniz ki erkekler arasındaki aşk çeşitli arkadaşlık duygularıyla erkekleri biraraya getiren bir erdemdir. Bu durum onları daha erkeksi ve yürekli hâle getirir” sözü Leonardo’nun ağzından verilmiştir.

Vejetaryenlik :

Leonardo’nun çalışmalarından ve biyografisini yazan erken dönem yazarlardan anlaşıldığı üzere Leonardo dürüst ve ahlaki konularda duyarlı bir kişiydi. Hayata duyduğu saygı onun en azından yaşamının bir evresinde vejeteryan olduğunu göstermektedir.


Eserleri

Sanat

Floransa dönemi


800px-Study_of_a_Tuscan_Landscape.jpg


Leonardo’nun ilk resmi

Leonardo da Vinci’nin 1466-1472 yılları arasında bilinen hiçbir eseri yoktur. Bu çıraklık döneminde atölyede boyaları karıştırıp resimlerin küçük bölümlerini boyuyordu. 1472’de Floransa'da bağımsız bir ressam oldu, ancak ustasının atölyesinden ayrılmadı.

Leonardo da Vinci’nin bilinen ilk resmi 5 Ağustos 1472 tarihli "Arno Vadisi" resmidir. Leonardo’nun dehasını yansıtan bu resimde derinlik arttıkça detaylar azalır, kağıdın rengi resme hâkim olur. Bu teknik daha sonra yokoluş perspektifi olarak adlandırılmıştır.

Leonardo, 1471-1475 yılları arasında Andrea del Verrocchio'’ya "İsa’nın Vaftizi" adlı tablosunda yardım etti. Resmin ana unsurlarını Verrochio zaten çizmişti. Leonardo, diz çökmüş bir melek ile İsa’nın vücudunu resmetti. Melek, Verrochio’nın çizdiği figürlerden çok daha başarılıydı. Bunu gören Verrochio’nun fırçalarına bir daha asla elini sürmediği söylenir. Gerçekten de bu tablo, Verrochio’nun bilinen son tablosudur.

Leonardo'nun1476-1478 döneminde kendi atölyesini açtığı sanılmaktadır ve bu dönemde sipariş üzerine yaptığı en az iki resim vardır.

1. Floransa döneminde çizdiği en önemli tablolardan birisi de "Aziz Jerom"'dur. Tamamlamış olsa Mona Lisa kalitesinde olacağı tahmin edilen bu tablo, günümüzde Vatikan’dadır.

Leonardo 1481-1482 arasında aldığı bir sipariş üzerine "Müneccim Kralların Tapınması" adlı tablo üzerinde çalıştı ancak 1482’de Milano Dükü’nün hizmetine girince dev tabloyu yarım bırakarak Milano’ya gitti.

Milano dönemi:

439px-The_Lady_with_an_Ermine.jpg


Erminli (Kakım) Kadın Tablosu

Milano döneminin başında yaptığı resimlerin en önemlisi "Kayalıkların Bakiresi"dir. İki versiyonu bulunan bu eserin birisi Louvre Müzesi’nde, diğer Londra Ulusal Galerisi’nde yer alır.

Kayalıklar Bakiresi’nin yarattığı ilgi üzerine ısmarlanan "Erminli Kadın", günümüze kalan az sayıdaki resminden birisidir. Polonya’daki Çartorist (Czartorisky) Müzesi’ndedir.

1490'da Sforza'nın düzenlediği festival için yaptığı “Gezegenlerin Dansı” adlı müzikli oyun, İtalya çapında ünlenmesini sağladı.

1495- 1497 arasında en önemli eserlerinden birisi olan Son Yemek üzerinde çalışmıştır. "Son Yemek", Milano’da bir manastır yemekhanesinin duvarında yer alan duvar resmidir. Maalesef, bu büyük eseri yaparken denediği karışım başarılı olmamış, eser daha 1500’lü yıllarda bozulmuştur.

Leonardo, Milano döneminde matematikle de uğraştı ve İtalyan matematikçi Luca Pacioli’ye "Altın Oran Üzerine" adlı yapıtını yazmada yardım etti.

En çok vaktini alan çalışma, dükün babası onuruna yapması istenen "Bronz At Heykeli" idi. Dünyanın en büyük at heykeli olması planlanan bu eser için Leonordo uzun süre atların anatomisini inceledi. 1483’te başlayan çalışmaları sonunda 1493’te dev kil modeli hazırladı. Bronz heykel için tonlarca bronza ihtiyaç vardı. Bronzun hazırlanmasını beklerken Son Yemek üzerinde çalıştı. Heykel için gereken bronz Sforza tarafından silah yapımında kullanıldığından heykel hiçbir zaman yapılamadı. Kilden yapılmış modeli ise, Fransızların Milano’yu işgalinden sonra askerlerin hedef tahtası olarak parçalandı.

Göçebe dönemi :

Milano’yu terkettikten sonra Mantova’da dönemin ressamlarının eserlerini toplamaya meraklı Isabella d'Este’nin bir portresi üzerinde çalışmaya başladı ancak 1501’de Venedik’e gidince Isabella d'Este’nin tüm ısrarlarına ve mektuplarına rağmen eseri tamamlamadı. Venedik’te Osmanlılar’a karşı kullanılmak üzere çeşitli projeler (Isonzo Vadisi’nde hareketli bir bent kurmak, Osmanlı gemilerinin altını delmek için dalgıç kullanmak gibi) geliştirdi ancak hiçbiri uygulanmayınca Floransa’ya geçti. Bir manastır için Meryem ve Çocuk İsa Azize Anna İle Birlikte adıyla bilinen ve Londra’daki Ulusal Galeri’de bulunan taslağı hazırladıysa da, Cesare Borgia’dan aldığı mühendislik teklifi üzerine bu eseri de yarım bıraktı. Papa 6. Alexander’ın oğlu Cesare Borgia hizmetinde askeri mühendis olarak çalıştı, haritalar çizdi. Cesare’den ayrıldığı sırada II. Bayezid’e, Haliç üstünde bir köprü, yeldeğirmeni inşaatı gibi projelerinden bahseden bir mektup yazdığı bilinir. Floransa’ya döndüğünde Pisa ve Floransa arasında savaş vardı. Floransa’dan Pisa’ya doğru akan Arno Irmağı’nın yatağını değiştirerek şehri susuz bırakmayı planladı ancak plan başarılı olmadı. Arno Nehri yatağı üzerindeki çalışmalardan sonra Anghiarai Savaşı adlı duvar resmi üzerinde çalıştı. 1440’ta Floransa’nın Milano’ya karşı kazandığı zaferi konu alan bu resim üzerinde çalışırken karşı duvarda da Cascina Savaşı adlı resim için Mikelanj çalışıyordu. İki sanatçı arasındaki çekişme “Savaşların Savaşı” halini aldı. Eser henüz tamamlanmadan Fransa Kralı tarafından Milano’ya çağrılan Leonardo, bir süre iki şehir arasında mekik dokuduysa da sonunda resmi yarım bırakmak zorunda kaldı. (Rakibi Mikelanj da Roma’ya çağrıldığı için kendi resmini yarım bırakmak zorunda kalmıştı.) Milano’da saray mensupları için dekoratör olarak çalıştı, saray eğlencelerini düzenledi. Zamanla anatomi çalışmalarına döndü. Resme yeniden ilgi duyarak Mona Lisa’yı yapmaya başladı. Bu resmi ömrü boyunca yanından ayırmadı ve tüm yolculuklarında beraberinde taşıdı. 1513’te gittiği Roma’da ihtiyar bir bilge olarak saygı görmesine rağmen Rafael ve Mikelanj’ın aksine Medici Ailesi'nden fazla sipariş almadı. Ancak Mikelanj’ın Davut (David) adlı eserinin yerinin belirlenmesi için kurulan komisyonda yer aldı ve Mikelanj istemediği halde, Floransa’daki Palazzo Vecchio önüne yerleştirilmesinde etkili oldu. 1515 yılında Fransızların Milano’yu yenmesinden sonra Guiliano de Medici, barış görüşmelerinde Fransa Kralı’na sunulmak üzere mekanik bir aslan yapma görevi verdi. Yaptığı aslan (Floransa’nın simgesi), birkaç adım yürüdükten sonra kalbinden Fransa’nın simgesi olan bir zambak çıkarıyordu. Genç kral kendisine hayran kaldı. Guiliano de Medici bir yıl sonra ölünce, Fransa Kralı Leonardo’yu çağırtttı ve böylece son yıllarını Fransa’da geçirdi.

Bilim ve mühendislik:

426px-Vitruvian.jpg


Vitruvian Adamı, Leonardo'nun insan vücudunun oranları hakkındaki çalışması

Leonardo'nun bilim ve mühendislik alanındaki çalışmaları en az sanatsal olanlar kadar etkileyici ve yenilikçidir. 13.000 sayfadan oluşan defterlerinde yeralan notlar ve çizimler sanat ve bilimi kaynaştırmaktadır. Leonardo bu notları, Avrupa'da yaptığı seyahatler sırasında almıştır. Leonardo solaktı (aynı zamanda sağ ellede yazabilirdi) ve tüm yazılarını ancak ayna ile bakılınca okunabilecek şekilde yazardı.

Leonardo'nun bilime bakış açısı gözleme deyalıydı, bir bilinmezliği anlamak için en küçük detayına kadar tarif ve tasvir ederdi, teoriye ve deneye önem verdiği önemi not defterine geçirdiği şu sözlerden anlayabiliriz: "Her gereç tecrübe ile yapılmayı gerektirir", "Mekanik, matematik biliminin cennetidir, çünkü artık burada matematiğin meyvelerine ulaşmışızdır". Latince ve matematik konusunda eğitim almamış olması sebebiyle, çağdaş akademisyenler onun bilimsel çalışmalarını gözardı ettiler, oysa Leonardo Latinceyi kendi kendine öğrenmişti (40 yaşından sonra).

Anatomi:

Leonardo insan anatomisi konusundaki çalışmalarına Andrea del Verrocchio'nun yanında çıraklık yaparken başladı, çünkü Verrochio tüm öğrencilerini anatomi öğrenmeleri konusunda teşvik ederdi. Sanat alanında başarı kazanmaya başlayınca, Floransa'daki Santa Maria Nuova Hastanesi'nde kadavralar üzerinde inceleme yapmasına izin verildi. Daha sonra Milano'daki Maggiore Hastanesi'nde ve Roma'daki Santo Spirito Hastanesi'nde de kadavralar üzerinde çalışmalar yaptı. 1510-1511 yıllarında doktor Marcantonio della Torre ile birlikte çalıştı. 30 yılda, farklı yaşlarda 30 adet kadın ve erkek kadavrası inceledi. Marcantonio ile birlikte anatomi konusunda teorik bir çalışma yayınlamak üzere çalışmalar yaptı ve 200'ün üzerinde çizim hazırladı. Bu çizimler ancak Leonardo'nun ölümünden sonra 1580'de "Resim Üzerine Tezler" adı altında yayınlandı.

Leonardo birçok insan iskeleti çizimi yaptı ve omurganın çift-s formunu ilk tanımlayan kişi oldu. Pelvis ve kuyruk sokumu hakkında incelemeler yaptı ve kuyruk sokumunun 5 farklı kemikten oluştuğunu belirledi. İnsan kafatasını ve beynin kesitlerini mükemmel şekilde tariflemeyi başardı. Ciğerlerin, idrar kesesinin, cinsel organların ve hatta cinsel birleşmenin yapısını gösteren çok sayıda çizim yaptı. "Hamilelik mucizesini anlamak amacıyla fetusun anne karnındaki pozisyonu hakkında çizimler yapan ilk birkaç kişiden biridir. İnsan anatomisine ek olarak, çeşitli hayvanların anatomisi hakkında da çizimleri bulunmaktadır.

Leonardo sadece insan vücudunun yapısıyla değil, aynı zamanda fonksiyonuyla da ilgileniyordu, bu yüzden anatominin yanısıra fizyoloji konusunda da çalışmalar yaptı. Fizyolojik deformasyonu olan kişilerle ilgili de çizimleri bulunmaktadır.

Anatomi alanındaki çalışmaları, yazılı tarihteki ilk robot tasarımınına öncülük etti. "Leonardo'nun robotu" adı verilen tasarım büyük olasılıkla 1495 yılında yapıldı ama ancak 1950'lerde farkedildi. Kan dolaşımı hakkında bilgisi olmamasına rağmen, robota eklediği kalp vanaları sayesinde kanın tüketilmek üzere kaslara pompalanmasını sağladı. Yaptığı bir çizim, 2005 yılında bir İngiliz kalp cerrahına hasar görmüş kalpleri tedavi etmek yolunda yepyeni bir yol keşfetmesi için ilham verdi.

Buluşlar ve mühendislik:

800px-DaVinciTankAtAmboise.jpe


Leonardo tarafından tasarlanan ve Château d'Amboise'da bulunan zırhlı bir tank

Uçuş konusuna duyduğu müthiş ilgi sebebiyle, kuşların uçması hakkında detaylı çalışmalar yaptı ve arasında dört kişi tarafından çalıştırılabilen bir helikopter ve hafif bir hang glider da bulunan çok çeşitli uçan makine tasarladı.

1502 yılında Sultan II. Bayezid için, Haliç'in girişine inşa edilmek üzere 240 metre uzunluğunda bir köprü tasarımı yaptı. Bu köprü inşa edilmedi ama 2001 yılında Norveç'te Vebjørn Sand Da Vinci Projesi kapsamında, bu tasarımı temel alan daha küçük bir köprü yapılarak Leonardo'nun vizyonu hayata geçirildi.

Her ne kadar savaşı insan faaliyetlerinin en kötüsü olarak nitelese de, Leonardo'nun defterlerinde askerî mühendislik alanında da çalışmalar bulunmaktadır, bunların arasında makineli tüfekler, zırhlı tank, bombalar, paraşütler gibi tasarımlar yer almaktadır. Diğer buluşları arasında bir denizaltı, dişliler kullanılarak yapılmış ilk mekanik hesap makinesi ve yaylı bir mekanizmayla çalışan bir araba da bulumaktadır. Vatikan'da bulunduğu yıllarda güneş enerjisini kullanmak için, içbükey aynalar yardımıyla suyu ısıtacak bir tasarım yapmıştır. Leonardo'nun tasarımlarının çoğu yaşadığı dönemde hayata geçirilememiş olsa da, IBM'in desteğiyle birçoğunun modelleri yapılmıştır ve Amboise'deki Château du Clos Lucé'de bulunan Leonardo da Vinci Müzesi'nde sergilenmektedir.

Leonardo'nun defterleri:

Leonardo'nun defterleri temel olarak dört farklı konuda yazılmıştır: mimari, mekanik, resim ve insan anatomisi. Bu defterler, farklı boy ve tipte birbirinden bağımsız kağıtlardan oluşmaktadır ve ölümünden sonra dağılmış olmalarına rağmen, günümüzde Louvre, Biblioteca Nacional de España, Milano'daki Biblioteca Ambrosiana ve British Library gibi büyük koleksiyonlarda yeralır. British Library'de bulunan defterlerin bir kısmı internette adresinde incelenebilir. Codex Leicester adı verilen defter, Leonardo'nun özel bir koleksiyonda bulunan tek büyük bilimsel çalışmasıdır ve şu anda Bill Gates'e aittir.

Ocak 2005'te, Floransa'daki Basilica della Santissima Annunziata di Firenze'nin yanında bulunan bir manastırın gizli odalarından birinde, Leonardo'nun uçuş ve diğer bilimsel çalışmalarını yaptığı bir laboratuvar bulunmuştur.

Haliç Köprüsü tasarımı:



Leonardo da Vinci'nin 1502 yılında tasarladığı Galata köprüsü

Leonardo'nun defterlerindeki notları arasında, 1502 yılında Osmanlı İmparatorluğu padişahı Sultan II. Bayezid'e Haliç üzerine yapılması için sunduğu 240 metre uzunluğunda bir köprü tasarımı de bulunur. Çizimleri kabul edilmez. Yıllar sonra 2001 yılında, benzeri bir köprü Norveç'de yapılır.

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 17 Mayıs 2006 tarihinde, Çırağan Sarayı, Yıldız Sarayı ve Sümela Manastırı restorasyonlarını yapan Bülent Güngör tarafından Leonardo'nun orjinal planında olduğu gibi bir köprü yapılacağını açıklamıştır. Bu köprü, orijinalinde olduğu gibi 240 metre uzunluğunda, 8 metre genişliğinde ve denizin 24 metre üstünde olacaktır.

Leonardo'nun insan vücudu için yaptığı eskizler:

Leonardo’nun insan vücuduna ilgisinin temelini, figür eskizleri için incelemeler oluşturur. İnsanı olabildiğince canlı ve tüm hareketleri gerçeğe en yakın şekilde çizmek için dış gözlemleri yeterli görmemiş, vücudun içini de görmek, kemiklerin, kasların ve eklemlerin birbirleriyle ilişkilerini kavramak istemiştir. Anatomi araştırmaları, giderek daha, çok zaman ayırdığı başlı başına bir ilgi alanı haline gelmiştir. İnsan organizmasına, çalışma prensiplerini merak ettiği mükemmel bir makine olarak yaklaşmıştır. O dönemin tıp bilimine temel oluşturan antik çağ hekimi Galen’in metinleri, merakını ancak kısmen giderebilmişti. Aklına gelen her soruyu sormaya başlamıştı.

Leonardo, gördüklerini çizerek açıklığa kavuşturuyordu. Kesitlerle, ayrıntılı görünüşlerle ve farklı açılardan yaptığı çizimlerle anatominin detaylarını ortaya çıkarıyordu. Çizimleri, bazı detaylardaki yanlışlıklara karşın son derece nettir. Anne karnındaki bebek çizimi için bir insan kadavrasına disseksiyon yapmamış, inekleri inceleyip, oradan elde ettiği sonuçları insan anatomisine uyarlamıştı. Papa, Leonardo’nun insan kadavraları üzerinde disseksiyon yapmasını yasakladığında, dolaşım sistemi üzerine yaptığı araştırmayı devam ettirebilmek için sığır kalpleri kullanmıştı.
 
Kayıt
27 Nisan 2007
Mesajlar
7.427
Beğeniler
0
Şehir
In Dem Kampus
220px-Britney_Spears.jpg


Britney Spears

(1981 - .... )

2 Aralık 1981 yılında Louisiana, ABD'de doğdu.

Grammy Ödülü kazanmış Amerikalı pop müzik şarkıcısı, dansçı, söz yazarı ve sinema oyuncusudur. Dünya çapında 70 milyondan fazla albüm kopyası satmıştır. Amerikan müzik tarihinde en çok satan 8. kadın şarkıcıdır.

İlk önce 1990'ların başlarında "The Mickey Mouse Club" ile tanındı. 5 yıllık bir aradan sonra hit albümü "...Baby One More Time" ile geri döndü ve pop müzikte bir süre çok genç şarkıcıların hakim olacağı bir dönem başlattı. Ertesi yıl ikinci albümü "Oops!...I Did It Again" ile yine listelerin ilk sırasına oturdu.

2000'li yıllar Spears için iyi başladı. Öncelikle Pepsi ile yaptığı reklam anlaşmasıyla, sonra da o dönemki erkek arkadaşı Justin Timberlake ile sürekli gündemdeydi. Bu dönemde arka arkaya 3. ve 4. albümlerini çıkardı. Bu albümleri öncekileri göre içerik olarak daha sanatsal, ancak satış olarak daha düşüktü.

2004'te dansçı Kevin Federline ile evlendi. 1 yıl içinde ilk oğlu Sean Preston'ı, 12 Eylül 2006'da da ikinci oğlu Jayden James'i dünyaya getirdi. 2007'de Kevin Federline'den boşanmıştır.

Son zamanlarda sürekli skandallarla adından söz ettirmiştir.Bir zamanlar Paris Hilton ve Lindsay Lohan'ın yakın arkadaşı olmuştur. Aslında Kevin'ın kokain kullandığnı ve kendisine atılan kokain kullanıyor suçlamalarının asılsız oldğnu kanıtlamak için kendisinden kokain testi yapılmasını istemiştir ve saçlarını kazıtmıştır. Bir rehabilitasyon merkezine yatmış ve çıkmıştır.

Son olarak eşinin çocukların velayetini almak isteği üzerine Londra'ya taşınma kararından vazgeçip, Malibu'ya taşınmıştır. Britney hayranları bunun çok iyi bir karar olduğunu, onu uzun süre Hollywood'un çılgın gecelerinden uzaklaştırcağını düşünmektedirler.


Filmografi

* How I Met Your Mother (2008) ---(Resepsiyonist)
* Will&Grace (2006)---(Amber-Louise)
* Britney&Kevin (2005)---(Reality Show)
* Brave New Girl (2004---(Prodüktör)
* Fahrenheit 9/11 (2003) --- Britney Spears
* Crossroads (2002)---Lucy Wagner
* Austin Powers in Goldmember (2002)--Britney Spears(Robot)
* Longshot (1999) ----(Hostes)
* The Mickey Mouse Club (1991-1993)---Various Roles


Diskografi

Baby One More Time (1999)


Oops!... I Did It Again (2000)


Britney (2001)


In the Zone(2003)


My Prerogative(2004)
130px-Brit.jpg


Britney in the Mix: The Remixes (2005)
130px-Britt.jpg


Blackout (2007r.)

* 1. - Gimme More
* 2. - Piece of Me
* 3. - Radar
* 4. - Break the Ice
* 5. - Heaven on Earth
* 6. - Get Naked (I Got a Plan)
* 7. - Freakshow
* 8. - Toy Soldier
* 9. - Hot as Ice
* 10.- Ooh Ooh Baby
* 11.- Perfect Lover
* 12.- Why Should I Be Sad














 
Kayıt
27 Nisan 2007
Mesajlar
7.427
Beğeniler
0
Şehir
In Dem Kampus


Sophia Loren
(20 Eylül 1934 - )

Hollywood'un en ünlü kadın oyucularından biri olan Sophia Loren, 20 Eylül 1934'de İtalya'da dünyaya geldi. Gerçek adı Anna Sofia Scicolone'dir. Piyano öğretmeni olan annesi Romilda Villani ve mühendis babası Riccardo Scicolone'nin evlilik dışı çocuğu olarak Roma'da dünyaya geldi. Napoli yakınlarında Pozzuoli’de büyüdü. Henüz küçük yaşlarda güzelliği ile herkesi kendine hayran bırakan Loren, İtalyan yapımcı Carlo Ponti ile tanıştı. Carlo Ponti, Loren'deki yeteneği kısa sürede fark etti ve onunla bir sözleşme imzaladı. Rol aldığı ilk film 'Quo Vadis" adlı tarihi dramaydı ve bu film ancak 1951'de gösterime çıkabildi. Böylece Loren henüz 16 yaşındayken oyunculuğa başlamış oldu. Loren, kariyerinin ilk döneminde ucuz filmlerdeki küçük rollerle yetinmek zorunda kaldı. Bu dönemde rol aldığı 'Toto Tarzan', 'Io Sono Il Capataz', 'Extra' gibi filmlerde gerçek adı Sofia Scicolone'yi kullandı.

Loren'in kitlelerle tanışması ise 1953 yılında rol aldığı müzikal 'Aida' ile oldu. Bu filmden sonra ününü iyice arttıran Loren 'Attila', 'The Gold of Naples', 'Two Nights with Cleopatra' ve 'Too Bad She's Bad' gibi filmlerle zirveye çıktı. O artık dönemin seks sembolleri Marilyn Monroe, Brigitte Bardot ve Jane Fonda ile erkeklerin rüyalarını süsleyen bir kadındı. Tüm bunların yanında yetenekli bir oyuncu olduğu da su götürmez bir gerçekti. Loren'in ününün tüm dünyaya yayılması Hollywood yapımcılarının iştahını kabarttı ve 1957'den itibaren ABD'de çalışmaya başladı.

213771.jpg


Burada dönemin en önemli aktörleri ile çalışan Loren, Amerikan izleyicisinin de kalbini fethetmekte zorlanmadı. ABD'de rol aldığı 'Desire Under the Elms', 'The Key', 'Houseboat', 'The Kind of Women', 'A Breath of Scandal' ile büyük başarılar kazanan Loren, 1961'de Jean Paul Belmondo ile birlikte rol aldığı İtalyan-Fransız ortak yapımı savaş draması 'Ciociara-Two Women' ile Oscar kazandı.



1964'de rol aldığı 'The Fall of The Roman Empire' gelmiş geçmiş en iyi Roma filmlerinden biri olarak gösterildi. Ünlü oyuncu Marcello Mastroianni ile 'Ieri, oggi, domani' ve 'Matrimonio all'italiana' gibi filmlerde birlikte çalışan Loren, her zaman en iyi anlaştığı aktörün Mastroianni olduğunu söylerdi. Güzel yıldız, özel hayatında skandallardan daima kaçındı ve tüm dünyada tanınan bir seks sembolü olmasına rağmen kendisini keşfeden yapımcı Carlo Ponti ile mutlu bir evlilik yaşadı. İlk olarak 1957 yılında evlenen çift, 1962'de boşandı ancak ayrı kalmaya fazla dayanamayarak, 1966 yılında tekrar evlendi.

iw6wr6.jpg


En son Robert Altmanın 'Ready to Wear / Hazır Giyim' filminde Marcello Mastroianni ile kamera karşısına geçen Sophia Loren, vaktini hayvan hakları savunuculuğu yaparak geçiriyor. 2002 yılında gerçekleşen Uluslararası Venedik Film Festivali'nde, bu yılki 'yaşam boyu başarı' ödülüne İtalyan aktris Sophia Loren layık görüldü.
 
Yukarı Alt